Arifiye’deki tank fabrikasının satılışına, özelleştirilmesine vb. burada hiç girmedim, oysa notlarımda duruyor hâlâ, iki yönüyle paylaşıp geçeyim: 1) “Yerli ve milli” edebiyatının altının boş olduğunu gösteren bir iktidar eylemi. İşin ilginci, eski genelkurmay başkanı ve şimdinin savunma bakanı da özelleştirmeci ve satıcı; acaba ordudaki generaller albaylar ne diyor bilmiyoruz, bir araştırma yapılsa “genç subaylar rahatsız” gibi bir sonuç çıkar ve başımız vayyy darbe mi istiyorsun diye derde girer! Kendisine en büyük kumpasların kurulduğu ve yüzlerce subayının başına çuval geçirilerek tasfiye edildiği, genelkurmay başkanının da tutuklandığı ve bu durumda bile darbe yapamayan ordu için şimdi bile kalkar böyle derler utanmazca, şüpheniz olmasın...
Ama söyleyeyim: Ordu rahatsız...
Dün Çavuşoğlu, “Suriye’nin birliğinden yanayız” derken, Cumhurbaşkanı da “Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıdır” açıklamasını yaptı. Bu tür açıklamalar yeni değil, biliyoruz; Suriye’ye yönelik her operasyonda tekrarlanacak sözler.. Fakat Ankara, özellikle Rusya’nın (sınırlı sayabileceğimiz) izniyle topraklarına girdiği Suriye’nin egemeni Şam rejimiyle düne kadar resmi bir ilişki kurmaktan kaçınmıştı. Ne zaman ki Suriye ordusu İdlib’i tamamen kontrol altına aldı ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile karşı karşıya geldi ve PYD ile Suriye hükümeti arasında yeni anlaşma sonucu Şam ordusunun sınırlarımız boyunca topraklarını kontrolü gündeme geldi, öğreniyoruz ki, iki ülke arasında bakanlık ve istihbarat örgütleri düzeyinde ikili temaslar başladı. (Ruslar açıklamasa bunu da bilmeyecektik!)