Cumhuriyet

08 Şub 2017

Trump yönetimi ile birlikte “dinci dünyaya” da hoş geldiniz... Amerika; “kurucu babaları”, uhrevi âleme başkaldırıyla şekillenmiş Anglo-Sakson sekülarizmini olmazsa olmaz kılmışlarsa bile, “dindarlığın” el üstünde tutulduğu bir diyardır. Vaktiyle kanlı kavgaların getirdiği inançlar arası denge gözetilir. Donald Trump ise bu dengeyi tüm dünyayı etkileyecek şekilde sarsacağının işaretlerini veriyor.

***

03 Şub 2017

 

'Çifte standartlar’ ve ‘riyakârlıklar’ âlemine bir kez daha hoş geldiniz... Donald Trump’ın daha ilk haftasında ABD’nin göçmen kabul programını 120 günlüğüne askıya alan ve ‘kayda değer’ değişim olana dek Suriyeli sığınmacıların ülkeye girişini yasaklayan; Irak, Suriye, İran, Libya, Sudan, Somali ile Yemen olmak üzere yedi ülkeden Amerika’ya gitmek isteyenlere üç ay vize verilmemesini öngören başkanlık kararnamesiyle kızılca kıyamet koptu. Popülist, izolasyonist, ‘ne idüğü belirsiz’ Trump, ‘liberal değerler’ Amerikası’nı ayaklandırdı.

***

27 Oca 2017

 

Tam da Survivor ve Acun Ilıcalı üzerinden dinbaz-totaliter siyaset erbabının popüler kültürle ilişkisini masaya yatıracaktım ki Acun’un “kankası” Rıdvan Dilmen’le başlayan “Referandum’da Evet” kampanyası, kurmaya çalıştığım tartışma sofrasının tuzu-biberi oldu.

Rıdvan, “Federasyon Başkanlığı”na yönelik hesaplarıyla da ilintili şekilde sahaya sürdü “Evet” topunu ve hemen Arda Turan’a aktardı. O da topu demarke vaziyetteki Burak Yılmaz’a indirdi! Oradan top, artık bir Acun Ilıcalı "yapıntısı" saymanın pek yanlış olmayacağı Murat Boz’a plase edilmiş görünüyor.

Melik Gökçek hiç vakit kaybetmeden, yaşına-başına da bakmadan inmiş sahaya ve hemen hakemle oynamaya başlayıp Ahmet Çakar’a seğirtmiş! Hakemlik mazisini karikatür bir şovmenliğe katık ettiği bilinen Ahmet Hoca’mız da tam bir “çakar çakmaz çakan çakmak” edasıyla “Evet” düdüğü çalarak Fatih Terim’i oyuna davet etmeye çalışıyor!..

16 Oca 2017

 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın lise son sınıf biyoloji ders programından “Hayatın Başlangıcı ve Evrim” ünitesini çıkarmasını iki açıdan, tarihsel ve İslâmî olarak değerlendirip tartışalım...

Özellikle “İslâmî” boyutta karşımıza sürpriz sonuçlar çıkacaktır!..

Söze dinbaz cehaletin dünyasında evrim, Darwin ve “maymun” alerjisinin ilk kez karşımıza çıkmadığını, bu bakımdan artık bizim de meseleye dair hayli mürekkep yalamışlıktan mütevellit bir bağışıklığımız olduğunu belirterek giriş yapalım.

***

Mesele yeni değildir ve izi 1970’lere kadar geriye sürülebilir. O dönem “Miliyetçi Cephe” koalisyonunda yer alan Erbakan’ın MSP’sinden devlet bakanı olan Hasan Aksay da evrimin okullarda öğretilmesine ve ders kitaplarında yer almasına karşı sesini şöyle yükseltmiştir:

“Bu milletin evlatları maymundan gelme olduğunu kabul edemez. Allaha şükür, bu sebeple kitapları değiştiriyoruz.”

15 Oca 2017

 

Yok hayır, bu başlıktan kastım genel siyaset değil özel siyaset; eğitim meselesi. Ama ülkenin geleceği açısından da bir no’lu konu! 

Size, 3 yılda bir yapılan PISA sınavlarında ülke öğrencilerinin neden geriye doğru ilerlediğini de yazmayacağım. Öyle ki Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yetkililer “Sonuçlar devletin aleyhine kullanılmaya başlanıyor” diye kızmaya başladılar. Yani eğitimin kötüye gittiğini yazmak, vatan hainliği suçlamasından önceki basamak haline dönüşüyor! 
Derdim, bakanlığın açıkladığı yeni eğitim müfredatı taslağı ve burada yapılan değişiklikler. 
Bir sürü şey, ama en dikkat çekici nokta derslerden evrim ünitesinin çıkarılmış olması.

09 Oca 2017

Suriye savaşının utanç verici bir sayfası daha geçen hafta kapandı. Hem de Amerikan medyasının ‘kaş yapayım derken göz çıkarttığı’ bir biçimde...

***

Siyasal İslamcılığın sahte anti-emperyalist karakteri, Suriye savaşıyla ortaya serileli çok oldu. Batı destekli rejim değişikliği girişimi, ‘ılımlı siyasal İslam’dan ürese ürese radikallik ürer’ tezini ıspatlamaya yaradı. Körfez’in Vahhabi/Selefi monarşileriyle Suriye’ye ‘demokrasi taşıma’ tezine ‘kanabilenler’ için asıl sorun küresel PR (halkla ilişkiler) cephesiydi. Bu cephe de ana gövdesi İhvancılardan oluşan PR’cıların ellerinde patladı. Sahadaki hakikatlere uymadığından aksi mümkün değildi zaten.

Nihayetinde Suriye, ‘liberal müdahalecilik’ tarihine en büyük ‘yalan dolanlarının’ saçıldığı çatışma olarak geçti. Son örneklerini Halep’in cihatçı gruplardan kurtarılması sayesinde gördük. Bir de ‘ılımlı’ ve ‘sivil’ addedilen cephe var ki, onların da yüzleri en başta sözünü ettiğim son vakada ortaya serildi. Bu yüzden NYT eliyle dünyaya yayılan bir kayıt ve haberini içeren bu vakayı özel olarak ‘not düşmeli’.

08 Oca 2017

Irak ile kanlı bıçaklı duruma gelmiştik kısa bir süre önce. Irak, Başika’daki askerlerini derhal geri çek diye açıklamalar yapmış, Ankara rest çekmişti. Şimdi Binali Yıldırım Bey Bağdat’a uçtu ve Başbakan İbadi ile el sıkıştı. Bu yeni, ama çoook gecikmiş bir politikanın sonucuydu. Irak ve Suriye’de “Osmanlı’yı bir şekilde diriltme veya oradaki kültürel ortaklıklardan yararlanma ve bu bölgede liderlik yapma politikası”nın asla bir karşılığı olamayacağını Ankara çok geç anladı. Ulus devletler çağında, ümmetçilik, İslamcılık, Osmanlı’nın bir tür sömürge yönetimlerinden sonra arkada kalan kültürel artıklarını kullanarak egemenlik bölgeleri inşa etme, karşılığı olmayan bir çöp politikadır. Davutoğlu-RTE ikilisinin bu politikası, ülkemize bedeli çok pahalıya çıkan büyük çöküş yaşattı. Ulus Yıkıcılığı Zamanları kitabımda (2. Baskı- Cumhuriyet) Davutoğlu ile ciddi bir polemik metnim var. Ayrıca Alametler Saati kitabında 1880’lerde Sudanlıların Osmanlılara da karşı isyanını anlatan Jamal Mahjoub’un romanını okuyun, (Osmanlı-sömürge ilişkisini anlamak için).

06 Oca 2017

Yılbaşını zehir etmeye azmetmiş dinbaz madrabazlıklar üzerine ilk yazıyı yaklaşık 20 yıl önce kaleme almışım, “Biz Noel’i değil Yeni Yıl’ı kutluyoruz” başlığı altında”… O gün bugündür bir dolu cahil cühelanın “Müslümanlık” adına ortalığı velveleye verip 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece toplumun bir nebze umutla yeni bir yıla merhaba deme hevesini kursağında bırakma densizliklerine karşı yazıp duruyoruz.

Geçmişten bugüne laik toplumla hesaplaşma ve cebelleşme adına sergilenen bu “Yılbaşı, eşittir, Noel” velvelesine eşlik eden bir başka unsur daha vardır: “Mekke’nin Fethi”.

Sayfalar