Birleşik Metal İşçileri Sendikası, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 18 Mart 2020 tarihinde koronavirüs önlemleri olarak açıklanan ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ adı verilen ekonomik kararlarla ilgili bir açıklama yayınladı.
Açıklamada, “pakette açıklananların özetinin, sermaye için kullanılacak milyarlarca liralık destek, emekçilere dağıtılacak olanın ise ücretsiz kolonya” olduğu belirtilerek, “salgınla baş etmek için sermayeyi değil işçileri koruyacak tedbirlerin alınması” istenildi.
‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ adı verilen ekonomik kararlarla ilgili olarak Birleşik Metal-İş Genel Yönetim Kurulunca yapılan basın açıklamasının tam metni şöyledir:
İşçileri korumayan önlemler paketi koronavirüsle baş edemez
Dün yapılan “Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı” ardından açıklanan yeni önlem paketi milyonlarca işçide büyük bir hayal kırıklığı ve endişe yarattı.
“Ekonomik İstikrar Kalkanı” adı verilen bu paket, virüs tehdidinin başından itibaren konfederasyonumuz DİSK ile birlikte dile getirdiğimiz, özünde halk sağlığına ve işçilerin korunmasına yönelik tedbirleri içeren taleplerin pek çoğunu dikkate almamıştır. Pakette açıklananların özeti, sermaye için kullanılacak milyarlarca liralık destek, emekçilere dağıtılacak ücretsiz kolonyadır.
Vergi indirimleri, KDV istisnaları, borç erteleme gibi tedbirler sermayeyi kayırmaktadır. Hayat pahalılığı altında geçim derdiyle boğuşurken salgın gündeminin içine düşen işçiler için borçların ertelenmesi, vergi muafiyeti, işsizlik sigortasından yararlanma koşullarının genişletilmesi gibi talepler dikkate alınmamıştır. Aksine işsizlik sigortasının amacı dışında kullanılması ile esnek çalışma modellerinin sonraki dönemde kalıcılaştırılması için fırsat yaratılmıştır.
Ne yazık ki ekonomik krizdeki fırsatçılık insan hayatının söz konusu olduğu salgında da tekrarlanıyor.
Oysa bugün ihtiyacımız olan, açık tehdit altında çalışan milyonlarca emekçinin hem sağlık hem ekonomik tedbirlerle korunmasıdır.
Bunun için yapılacaklar bellidir:
- İşçiler için işyerlerinin güvenliği sağlanmalıdır. İşyerlerinde alınan önlemler devlet tarafından sıkı bir şekilde denetlenmelidir.
- İşçilerin iş güvencesi sağlanmalıdır. İşten çıkarmalar ve ücretsiz izinler yasaklanmalıdır.
- İşçilerin gelir güvencesi sağlanmalıdır. Esnek çalışma biçimleri geçici olmalı ve gelir kaybına neden olmamalıdır.
- İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları kolaylaştırılmalıdır.
- 12 yaş altı çocuğu olan ve evde kalan çocuklarının bakım sorunu olan çalışanlara ücretli izin verilmelidir.
- Risk grubundaki işçilere ücretli izin verilmelidir.
Bu talepleri gündeme almayan yeni paket koronavirüse karşı milyonlarca emekçinin sağlığını riske atıyor.
Oysa işçi sınıfını koruyacak önlemler halk sağlığının temelidir.
Salgınla baş etmek için sermayeyi değil işçileri koruyacak tedbirler alınmalıdır.
Birleşik Metal-İş
Genel Yönetim Kurulu
19 Mart 2020
birleşik metal iş
Metal Sektöründe Covid-19 Salgını Araştırması
Birleşik Metal İşçileri Sendikası Araştırma Merkezi BİSAM tarafından otomotiv, metal eşya, elektrik-elektronik ve demir-çelik sektörlerinde 275 işçi ile yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; metal işçileri birbirleri ile 1 metrenin altındaki mesafede çalışıyor, kendilerini işyerinde risk altında hissediyor ve virüs riskinin artacağını düşünüyor. Metal işçileri destek ve ücretli izin talep ediyor.
- Yüzde 94 işyerinden kaynaklı kendini risk altında hissediyor
- Sektörde işçiler arasında birbirine 1 metreden daha yakın mesafede çalışanların oranı yüzde 60
- Virüs riskinin artacağını düşünenlerin oranı yüzde 78 seviyesinde
- Yakın çevresinde virüs nedeni ile karantina altında alınmış olan işçilerin
- En çok alınan kişisel tedbir daha sık el yıkamak, iş haricinde evden
- İşçiler hükümetin virüs konusunda başarılı olduğu fikrine temkinli yaklaşıyor
- İşçi ücretli izin ve destek istiyor.
Araştırmanın tamamını görmek için linke tıklayın:
http://www.birlesikmetalis.org/index.php/tr/guncel/basin-aciklamasi/1450-korona-bisam
Birleşik Metal-İş Sendikası dün akşam saatlerinde yaptığı açıklama ile MESS ile anlaşma yaptığını duyurdu.
Sendikanın açıklaması şöyle;
Sosyal haklarla birlikte ilk 6 aylık artış yüzde 18,50 olmuştur. İkinci 6 aylık dönemde (1 Mart 2020 tarihinde) ücretler yüzde 6 oranında artacaktır. Bu oranın enflasyon oranının altında kalması durumunda enflasyon oranında artış yapılacaktır.
Sendikamızla MESS arasında sürmekte olan 2019-2021 dönemi grup toplu iş sözleşmesinde grev aşamasına gelinmiş ve Sendikamız 5 Şubat 2020 günü uygulanmak üzere grev kararı almıştı.
Grev hazırlıklarının yapıldığı bu aşamada, sorunun çözümünü sağlamak amacıyla Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı devreye girmiş ve Sendikamızla MESS arasında arabuluculuk yapmak üzere 2 Şubat 2020 günü Sendikamızı Bakanlığa davet etmiştir. Sendikamız da bu davet üzerine Bakanlığa gelerek görüşmede bulunmuştur. Bu görüşmede grup toplu sözleşmesi imzalanmıştır.
MESS’le anlaşmazlık konuları arasında bulunan, MESS’in sözleşmenin 3 yıl olması talebi başta olmak üzere, kazanılmış hakları geriye götürmeyi hedefleyen ve esneklik içeren talepleri bulunmaktaydı. MESS, tüm bu taleplerini geri çekmiştir.
Ücret zamlarında gelinen durum şöyledir. Öncelikle, 1 Eylül 2019 tarihi itibariyle, saat ücreti 12 TL’nin altında olanlara, 12 TL’yi geçmeyecek şekilde 30 kuruş iyileştirme yapılacaktır. Bundan sonra saat ücretlerine, sözleşmenin birinci altı ayında yüzde 17 oranında zam yapılacaktır. İblağ ile birlikte ortalama ücrette zam oranı yüzde 17.3’tür.
Sosyal haklarla birlikte ilk 6 aylık artış yüzde 18,50 olmuştur. İkinci 6 aylık dönemde (1 Mart 2020 tarihinde) ücretler yüzde 6 oranında artacaktır. Bu oranın enflasyon oranının altında kalması durumunda enflasyon oranında artış yapılacaktır.
Sosyal haklara ise, yıllık yüzde 20 artış yapılacaktır. Sosyal hakların ikinci yıl artış oranı yıllık enflasyon oranında olacaktır.
Bugün Bakanlıkta yapılan toplantıda taraflar, bundan sonraki dönemde de uyumlu bir çalışma ilişkisinin sürdürülmesinin yararlı olacaklarını belirmişlerdir.
Bu gelişmenin ortaya çıkmasına aracılık eden Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına teşekkür ederiz.
Sendikamız, her zaman metal işçilerinin ve üyelerinin hak ve çıkarlarını koruma ve geliştirme konusunda, üyelerinin taleplerini, hassasiyetini ve duyarlılığını esas almıştır. Bu temel politikası, bu sözleşme döneminde de hayata geçirilmiş, sözleşme görüşmelerinin tüm aşamalarında üyelerimiz bilgilendirilmiş ve tüm kararlar ilgili organlarımızın onayları alınarak verilmiştir.
Bakanlıkta yapılan bugünkü görüşmelerde de ortaya çıkan gelişmeler, şube başkanlarımız ve işyeri temsilcilerimiz aracılığı ile üyelerimize yansıtılmış, üyelerimizin bilgi, onay ve talepleri dikkate alınarak sözleşme imzalanmıştır.
Ortaya çıkan bu başarı, metal işçilerinin kararlılığı ve mücadelesi ile kazanılmıştır. Bu başarı, farklı sendikaların ve üyelerinin işverenler karşısındaki birlikteliği ve ortak davranışı ile sağlanmıştır.
Grup toplu iş sözleşmesinin tüm işçi sınıfına ve metal işçilerine hayırlı olmasını diliyoruz.
BİRLEŞİK METAL-İŞ
Genel Yönetim Kurulu
Birleşik Metal-İş sendikası 5 Şubat'ta 11 ilde olmak üzere toplam 41 fabrikada grev pankartlarını asmak için hazırlanıyor. 10 bin metal işçisi ile fabrikalarda grev halaylarını başlatacaklar.
Sendikanın yaptığı açıklamayı aşağıda bulabilirsiniz;
MESS Grup TİS kapsamındaki işyerlerinde 3 Şubat - 5 Şubat haftasında yapılacak eylemler aşağıda belirtildiği gibi devam edecektir.
3 Şubat Pazartesi ve 4 Şubat Salı günleri tüm vardiya girişlerinde servislerden inilecek, tüm işçiler toplandıktan sonra fabrikalara kadar alkış ve sloganlarla yürünecektir.
Tüm vardiyalarda işçiler alkışlarla ve sloganlarla hep birlikte yemek paydosuna çıkacak, yemeği birlikte yiyecek ve birlikte işbaşı yapacaktır.
Akşam vardiya girişlerinde yine servislerden inilerek giren vardiya yarım saat geç iş başı yapacak, içerideki vardiya dışarıdaki vardiyayla buluşarak yarım saat önceden üretimden gelen güç kullanılacaktır. Gece vardiyası olan yerlerde de aynı uygulama yapılacaktır.
Vardiya olmayan yerlerde de akşam mesai bitimi öncesinde 1 saat üretimden gelen güç kullanılacaktır.
5 Şubat Çarşamba günü grev pankartları asılarak grev halayı başlatılacaktır.
Grev gününe ilişkin programımız ayrıntılı olarak daha sonra bildirilecektir.
Birleşik Metal-İş sendikası, örgütlü olduğu fabrikalarda grev uygulama kararını astı. Birleşik Metal-İş, MESS'in dayatmalarına karşı 5 Şubat'ta greve başlayacağını daha önce duyurmuştu.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikası, Gebze’de bulunan fabrikalarda sabahın erken saatlerinde grev kararı astı. “Grev kararı ile grev uygulama kararı ilanı” başlığıyla grev ilan eden Birleşik Metal İş sendikası, “Sendikamız ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasından yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamamıştır. Grev kararı tüm fabrikalarda ilan edilmiştir” açıklaması yaptı.
Kroman Çelik fabrikasında grev ilanı asılırken heyecanlı olduğunu ifade eden bir Kroman işçisi, "Kendimi her gün nöbete yazdıracağım. Bu grev hepimiz için çok önemli. İşçilerin en geniş birliği grevi kazanmanın tek yolu" dedi. Sarkuysan işçileri ise "Grev kararı asmak önemli. Grev gibi grev olması daha önemli. İnsanlar artık geçinemiyor. Borç bataklığının içinde yüzüyorlar. Bu bataklıktan çıkmak ancak örgütlü mücadeleyle mümkün" dedi. Dostel işçileri ise "Tüm işçi arkadaşlarımız heyecanlı. Sabah grev kararı asıldıktan sonra nöbet listeleri oluşturdu. Sağlam bir grev olması için elimizden geleni yapacağız" dedi.
5 Şubat 2020 Çarşamba günü greve başlama kararı alan Birleşik Metal-İş Sendikası, 23 Ocak 2020 Perşembe günü Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde "Metal İşçisinin Gerçeği" konulu basın açıklaması gerçekleştirdi.
Genel Başkan Adnan Serdaroğlu basın toplantısında yaptığı açış konuşmasında; “Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu 41 fabrikada yaklaşık 10 bin işçi adına yürüttükleri grup toplu iş sözleşmesinde sona yaklaşıldığını ve 5 Şubat’ta Greve başlama kararı aldıklarını” belirterek konuşmasını, “Birçok defa söyledik, şimdi bir kez daha bu konunun altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Olası bir grev yasağını kabul etmemiz mümkün değildir. İşçilerin grev hakkını kullanması değil, bu hakkın engellenmesi milli güvenliği tehdittir. Erteleme adına yasaklama yasa tanımazlıktır. Greve her koşulda hazır olduğumuzu bilin. Olası bir yasak durumunda, Anayasadan ve uluslararası sözleşmeden doğan grev hakkımızı her şart ve koşulda kullanacağız. Metal işçilerinin kazanımı Türkiye İşçi Sınıfının kazanımı olacaktır” diyerek tamamladı.
Adnan Serdaroğlu’nun açış konuşmasından sonra, Birleşik Metal-İş Araştırma Dairesi ile Toplu Sözleşme Dairesi tarafından yapılan ve metal işçilerinin yaşama ve çalışma koşullarının incelendiği “Metal İşçisinin Gerçeği” isimli araştırma raporunun sunumu yapıldı.
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu basın toplantısında yaptığı açış konuşmasının tamamında şunları söyledi:
Değerli basın emekçileri,
Değerli konuklar,
Sevgili mücadele arkadaşlarım,
Hepinizi Birleşik Metal İş Sendikası adına saygıyla selamlıyorum.
Aylardır onurlu bir mücadele sürdürüyoruz. Hazırlıklarına 2019 yılı Mart ayında başladığımız Grup Toplu Sözleşme süreci önemli bir eşikte. On binlerce metal işçisinin ekmeği ve geleceği için aylardır ayaktayız. 130 Bin metal işçisinin ve dolayısıyla onların aileleriyle birlikte yaklaşık 500 bin kişinin geleceği için kararlı biçimde mücadele ediyoruz.
Sorumluluğumuzun farkındayız. Bu sorumluluğumuz, yalnızca MESS’le yapılacak grup toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi arkadaşlarımıza değil, bir bütün olarak işçi sınıfına karşıdır. Bu ağır yükün farkındayız. İşte bu nedenle, attığımız her adımı defalarca düşünerek, tartarak atıyoruz. Taleplerimizi de aynı sorumluluk ve ciddiyetle hazırladık. Şimdi de aynı biçimde taleplerimizin gerçekleşmesi için mücadelemizi çeşitli biçimlerde sürdürüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Görüşmelere 7 Ekim’de başladık. Bugüne kadar 7 görüşme yaptık. Ancak bildiğiniz gibi bu görüşmelerden bir sonuç elde edemedik. Sözleşmenin önemli maddesi olan ücret maddesinde MESS önce yüzde 6, sonra yüzde 8 ve son olarak yüzde 10 teklif etti. Bizim talebimiz ise bilindiği üzere yüzde 34. İşverenlerin talepleri ile bizim taleplerimiz arasında önemli fark var.
MESS, bugüne kadar metal işçilerinin taleplerini karşılayacak adımları atmadı. İşverenlerin bu güne kadar gösterdiği yaklaşım sorunu masada çözmekten oldukça uzak. Bu teklifler, işverenlerin uzlaşma içinde olmadıklarını gösteriyor. Dileriz henüz vakit varken taleplerimizin gereğini yaparlar. Aksi halde adım adım greve yaklaşıyoruz.
Değerli basın emekçileri,
Biz, taleplerimizi oluştururken birçok faktörü göz önüne alıyoruz. Öyle ayaküstü görüşmeler ve değerlendirmelerle değil, deyim yerindeyse kılı kırk yararak belirliyoruz taleplerimizi. Elbette önce işçi arkadaşlarımızın aldıkları ücretlere, çalışma koşullarına bakıyoruz. Sonra tek tek fabrikaların durumlarına, sektöre ve bunun gibi birçok kritere bakıyoruz. İncelikli ve bilimsel çalışmalar yapıyoruz. Elbette bütün bunları işçi arkadaşlarımızla, işyeri komitelerimizle değerlendiriyor ve birçok toplantı yaparak belirliyoruz taleplerimizi.
İşverenler ise krizden, rekabetten söz ediyor. Kriz gerekçesi ile işçilerin kazanılmış haklarını geriye götürmek isterken, düşük ücretle çalışmaya devam etmelerini istiyor. Biz de diyoruz ki, kimse kriz fırsatçılığı yapmasın.
Belirtmek isterim ki, metal sektöründe kârlılık devam ediyor. Biraz sonra arkadaşlarımız sektörün içinde bulunduğu durum hakkında sizlere ayrıntılı bilgiler sunacak. Sizler de göreceksiniz ki, yaşanan kimi sorunlara rağmen işverenler kar elde etmeye devam ediyor.
Bugün taleplerimizin gerekçesini sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Birazdan sizlere ayrıntılı bilgileri vereceğiz. Araştırma Dairemiz ve Toplu Sözleşme Dairemiz tarafından yapılan araştırmayı, “Metal İşçisinin Gerçeği” raporunu sizlerle paylaşacağız. Raporumuza baktığınızda sizler de göreceksiniz ki, otomotivden beyaz eşyaya, demir dökümden, elektroniğe geniş bir alanı kapsayan bu sektörde önemli bir iktisadi sorun yaşanmıyor. Bazı işyerlerinde kimi dönemsel sorunlar yaşanıyor olabilir. Ancak, bu dönemsel ve kısmi sorunlar işçilerin haklarını geriletmenin, düşük ücret zamları teklif etmenin gerekçesi olamaz, olmamalıdır.
Raporumuzda da göreceksiniz ki, metal işçisinin verimliliği oldukça yüksek. Alınan ücretle yaratılan katma değere bakıldığında Avrupa ülkeleri içinde en düşük ücret alan işçilerin ülkesi Türkiye. OECD ülkeleri içinde Çalışma sürelerinin en uzun olduğu ülke yine Türkiye.
Çalışma koşullarımız oldukça ağır. Çalışırken hastalanan, bel fıtığı olan, sağlığı bozulan, bizleriz. Çalışırken arada kısa süreli dinlenmek istiyoruz, çay molası dediğimiz bu molalara bile olmaz deniliyor. En insani taleplerimiz karşılanmıyor.
Ücretlerimiz ise, yan ödemeler ve sosyal haklar dışarda bırakıldığında asgari ücretin biraz üzerinde. Oysa biliniyor ki, işçiler için önemli olan kök ücrettir, yani çıplak ücrettir, alınan saat ücretidir. Aldığımız ücretler giderek asgari ücrete yaklaşıyor.
Öte yandan reel ücret kaybımız giderek artıyor. Her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Aldığımız ürünlere her gün zam yapılıyor. Bugünlerde doğal gaz faturaları gelmeye başladı. Neredeyse geçtiğimiz yılın iki katını ödemek durumunda kaldık.
TUİK tarafından açıklanan enflasyona ise inanan hiç kimse kalmadı. Alım gücü kaybımızın ne boyuta geldiğini bilimsel verilerle raporumuzda ortaya koyuyoruz.
Değerli basın emekçileri,
Günlerdir fabrikalarda sesimizi yükseltiyoruz. Yürüyüşler, fazla mesai eylemleri, bildiri okuma, üretimden gelen gücün kullanılması gibi bir dizi eylem yapıyoruz. Kent meydanlarında, alanlarda kitlesel basın açıklamaları yapıyoruz.
Son olarak geçtiğimiz Pazar günü Gebze’de binlerce işçinin katılımıyla görkemli bir miting yaptık. Metal işçisinin coşkusu ve kararlılığı bir kez daha görüldü.
Anlaşılan sesimiz henüz MESS yetkililerine yeterince ulaşmamış. Bu sesin, bu çığlığın duyulmasını, anlaşılmasını bekliyoruz. Hiç kimse metal işçisinin mücadele azmini, kararlılığını test etmemelidir.
Değerli basın emekçileri,
İşverenler bir de hükümetin grev erteleme uygulamasından cesaret alıyorlar. Grev anayasal bir haktır. Bu hak aynı zamanda devletin altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelerde de tanınmıştır.
Ayrıca, 2015 yılında bakanlar kurulunun ertelediği MESS grevleri nedeniyle hükümet, Anayasa Mahkemesi tarafından suçlu bulundu ve metal işçilerine 50 bin lira maddi tazminat ödemekle cezalandırıldı.
Birçok defa söyledik, şimdi bir kez daha bu konunun altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Olası bir grev yasağını kabul etmemiz mümkün değildir. İşçilerin grev hakkını kullanması değil, bu hakkın engellenmesi milli güvenliği tehdittir. Erteleme adına yasaklama yasa tanımazlıktır.
Biz grev meraklısı değiliz. Ama greve de her koşulda hazır olduğumuzu da bilin. Olası bir yasak durumunda, Anayasadan ve uluslararası sözleşmeden doğan grev hakkımızı her şart ve koşulda kullanacağız.
Henüz yol yakınken, henüz vakit varken MESS’ten taleplerimizi karşılayacak adım atmasını beklediğimizi belirtmek istiyorum.
Sendikamızın örgütlü olduğu 41 fabrikada yaklaşık 10 bin işçi adına yürüttüğümüz, grup toplu iş sözleşmesinde artık sona yaklaşıyoruz.
Grev kararımızı aldık. 5 Şubat’ta Grevdeyiz! Ve artık bıçak kemiğe dayandı. Sabrımız taştı: GREV kapıda!
Metal işçilerinin kazanımı Türkiye İşçi Sınıfının kazanımı olacaktır.
Yaşasın Mücadelemiz!
Yaşasın DİSK!
Yaşasın Birleşik Metal-İş
Birleşik Metal-İş Araştırma Dairesi ile Toplu Sözleşme Dairesi tarafından yapılan ve metal işçilerinin yaşama ve çalışma koşullarının incelendiği “Metal İşçisinin Gerçeği” isimli PDF formatındaki araştırma raporunu indirmek için linke tıklayın: http://www.birlesikmetalis.org/kitap/mig_2020.pdf
Metal işçileri ile MESS arasında sürdürülen TİS görüşmelerinde dün (10.01) yapılan toplantıda yine uzlaşma sağlanamadı. MESSS, “Uzlaşma İçin Adım Atıyoruz” diyerek, daha önce yüzde 6,05 olarak verdiği teklifini yüzde 8’e revize etti.
Birleşik Metal-İş, işçileri yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaya mahkum edecek teklifi tartışmayacağını açıkladı.
Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu tüm işyerlerinde MESS’in önerisi eylemlerle protesto edildi. Bilecik’te, sendika yöneticileri ve işçilerin katıldığı kitlesel bir basın açıklaması düzenlendi.
Birleşik Metal-İş’ten yapılan açıklama:
Metal İşçileri, Kardeşler,
MESS’le 7 Ekim günü başlayan toplu sözleşme görüşmelerimiz 4 Aralık günü yapılan toplantı ile sona ermişti. Bunun ardından arabulucuya başvurduk ve arabulucu ile de iki toplantı yapıldı ve bir anlaşma sağlanamadı. Arabulucu raporunu Bakanlığa verdi. Bugün yarın arabulucu raporu Sendikamıza ulaşacaktır. Bunun ardından grev süreci başlayacak.
Bugüne kadar 5 görüşme yapmıştık ve 4 Aralık günü yapılan son toplantıda MESS bizlere yüzde 6 ücret zammı teklif etmişti. Tartışma dahi etmeyeceğimiz bu tekliften sonra bizler de sesimizi yükseltmeye başladık.
Günlerdir çeşitli eylemlerle sesimizi MESS patronlarına duyurmaya çalışıyoruz. Günlerdir, çeşitli yöntemlerle taleplerimizi haykırıyoruz. Bu sesi duyun dedik. Her gün daha da yükselen sesimiz biraz olsun duyulmuş.
MESS’le bugün yeni bir görüşme daha yapıldı. MESS yetkilileri yüzde 6,05 olan ücret zammı tekliflerini bugün yapılan toplantıda ilk 6 ay için yüzde 8’e yükseltti. Diğer 6’şar aylar için enflasyon oranında zam öneriyorlar.
Bugün yapılan toplantıda ücret teklifi dışında başka bir maddeye ilişkin teklif vermediler.
Kardeşler,
MESS’in yeni teklifini kabul etmemiz mümkün değil. Bugün masada kendilerine açıkça belirttik. Bu oranları tartışmayız bile. Birkaç puanlık artışlarla karşımıza gelmeyin. Bize metal işçisinin taleplerini karşılayacak bir teklifle gelin, sizden bunu bekliyoruz.
Sanırız, sesimizi yeterince duyuramadık. Sanırız, kararlılığımızı yeterince anlamadılar. Öyleyse, bize düşen sesimize ses katmak, haklarımız için mücadelede ne kadar kararlı olduğumu göstermek. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğumuzu görecekler.
Her geçen gün greve yaklaşıyoruz. Adım adım greve doğru gidiyoruz. Hazırlıklarımız her bakımdan sürüyor. Dört bir tarafta grev eğitimlerimizi yapıyoruz.
Metal işçisi kardeşlerim,
MESS, bize sefaleti reva görüyor. MESS, bize açlığı ve yoksulluğu dayatıyor. Bu duruma boyun eğeceğimizi sanıyorlarsa yanılırlar.
MESS asgari ücretin 2 katından fazla ücret aldığımızı söylüyor. Diyorlar ki, 10 yıllık işçi brüt 6.500 TL alıyor. Sanki brüt ücret rakamlarının hepsi cebimize giriyormuş gibi brüt rakamları açıklıyorlar. Bu işler algı yaratmakla olmaz. Siz ne derseniz deyin. Biz aldığımızı bilmiyor muyuz.
Böylece kamuoyuna yanıltmaya çalışıyor. Hiç kimse onların açıkladığı rakamlara itibar etmeyecektir.
Son asgari ücret artışı ile, ikramiye dahil aldığımız ücret, asgari ücretin yalnızca yüzde 62 üzerinde. Bundan 9 yıl önce asgari ücretin 2,5 katı ücretimiz vardı. Bu bile, ücretlerimizin nasıl gerilediğini gösteriyor.
Kardeşler,
Bu sözleşmeyi başarıyla sonuçlandıracağız. Buna herkes inanmalıdır. Bunun gereği neyse onu yerine getireceğiz.
MESS’ten taleplerimizi karşılayacak bir teklif gelmezse, mücadeleyi yükseltmekten, geriye greve gitmekten başka çare kalmıyor. O zamana kadar da eylemlerimizi karalılıkla ve arttırarak sürdüreceğiz.
Taleplerimizde kararlıyız. Haklarımız almak için ne gerekiyorsa yapacağız. Kazanan biz olacağız. Bundan hiç kuşkumuz yok.
Kararlılığımızı kimse test etmesin. Dün yaptık, yarın da yapmaktan çekinmeyeceğiz.
Hepimize kolay gelsin.
Yaşasın Onurlu Mücadelemiz!
Metal işçileri faturalarla süslediği yılbaşı ağacını MESS’in kapısına bıraktı
Birleşik Metal İşçileri Sendikası 30 Aralık 2019 Pazartesi günü akşamı Şişli’de Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Genel Merkezinin bulunduğu plazanın önünde basın açıklaması yaparak protesto eylemi gerçekleştirdi.
130 bin metal işçisi adına yürütülen ve grev aşamasına gelen grup toplu iş sözleşmesinde sözleşmenin işveren tarafı olan MESS’in metal işçilerini yok sayan tutumunu ve MESS patronlarının dayatmalarını protesto etmek için yapılan eylemde, Birleşik Metal-İş Örgütlenme Sekreteri Hami Baltacı tarafından aşağıdaki basın açıklamasının okunmasından sonra işçilerin faturalarıyla süslenen yılbaşı ağacı MESS’in kapısına bırakıldı.
Basın Açıklaması metni:
Değerli basın mensupları, değerli işçi arkadaşlarım…
MESS’in sözleşmede önerdiği teklifler içinden geçtiğimiz ekonomik koşullarda işçilerle alay etmek demektir.
MESS işçilere, toplu sözleşmenin iki değil üç yıl olmasını dayatıyor.
Esnek çalışma yaygınlaşsın, istediğim gibi işçi alayım, istediğin gibi çıkarayım, istediğim sürelerle çalıştırayım diyor.
İkramiyeden kurtulmak istiyor. Henüz kaldıralım diyemiyor belki ama ikramiyeleri çalışılan güne göre verelim diyor.
Ve MESS bize yüzde 6 zam öneriyor. Evet yanlış duymadınız yüzde 6 zam teklif ediyor!
Kardeşler…
Tekrar altını çizmek istiyoruz. Bu ekonomik ortamda, bu hayat pahalılığında, bu işsizlik ve yoksulluk ortamında metal işçilerine önerilen bu teklifler vicdansızlıktır. Aç gözlülüktür. İşçiyi yok saymaktır. Ne halin varsa gör demektir.
Oysa biz geçinemiyoruz.
Kimimiz döküm fabrikalarında binlerce derece sıcakta, kimimiz otomotiv fabrikalarında, beyaz eşya fabrikalarında önümüzden koşarcasına akan bantlarda çalışıyoruz. Yaptığımız iş zor ve ağır. Bu nedenle, çalışırken bazı arkadaşlarımız yaralanıyor, bazı arkadaşlarımızı iş cinayetlerinde yitiriyoruz. Bazılarımız başta bel fıtığı olmak üzere meslek hastalığı ile boğuşuyor.
Aldığımız çıplak ücretler ise asgari ücretin ancak biraz üzerinde.
Ücretlerimiz giderek eriyor. Paramız pul olmuş durumda. Bir değeri yok. Market market gezip ucuzu aramaktan, semt pazarlarının sonunu beklemekten bıktık.
Her gün daha fazla yoksullaşıyor ve geçinemiyoruz. Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığımız çocuklarımızın yüzüne bakmakta zorlanıyor, utanıyoruz.
İşte bu hayat pahalılığında MESS bize yüzde 6 zam öneriyor.
Oysa çalıştığımız fabrikalarda patronlar geçtiğimiz iki yıllık sözleşme dönemi boyunca kar etmeye devam etti.
2018 yılında Türkiye’nin en büyük 1000 şirketinin içinde yer alan metal şirketlerinin yüzde 93’ü toplam 26 milyar lira kar elde etti.
Borsada olan şirketlere bakıyoruz. Bu yıl üretim ve satışlarda yaşanan kısmi düşüşe rağmen 2019 yılında neredeyse tüm alt sektörlerde karlılık devam ediyor.
Diyorlar ki, “kârımız azalıyor, siz de düşük ücret zammına razı olun”. Biz de diyoruz ki, karlarınıza kar kattığınızda hanginiz ücretimize ek zam yaptınız?
Kardeşler…
Bir başka noktaya daha burada dikkatinizi çekmek istiyoruz. MESS Genel Sekreteri katıldığı bir televizyon programında grev kararı alınması durumunda Bakanlar Kurulu’nun grevi erteleyeceğini, ardından sözleşmenin Yüksek Hakem Kurulu’na gideceğini, buradan ise en fazla enflasyon oranında zam çıkacağını açıkladı. Bu sözleri büyük bir hayretle izledik.
Buradan sormak istiyoruz:
MESS, olası bir grevin erteleneceğine dair kesin yargısını hangi hükümet kaynaklarından alıyor?
MESS, metal işçileri daha grev kararı almadan grev hakkını engellemeye çalışıyor. Bunun açık bir hukuksuz tutum olduğunun altını çiziyoruz. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce mahkum edilen bu hukuksuzluğa izin vermeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Kardeşler…
Toplu sözleşme sürecinde işveren tarafının bu kabul edilemez tutumunu protesto etmek, işçilerin içinde bulunduğu ekonomik durumu tüm kamuoyu ile bir kez daha paylaşmak bugün burada, MESS’in genel merkezinin bulunduğu bu plazanın önünde toplandık. Basın açıklamamızı bitirirken, metal işçilerinin MESS için faturalarıyla süsleyerek hazırladığı yılbaşı ağacını MESS’in kapısına bırakıyoruz.
Metal işçileri insanca yaşayacak bir ücret, insanca çalışma koşulları ve iyi bir gelecek için mücadele etmeye devam edecek.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası 20. Merkez Genel Kurulu 28-29 Aralık 2019 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Genel Kurulda yapılan seçim sonucunda Adnan Serdaroğlu Genel Başkanlığa, Özkan Atar Genel Sekreterliğe, Ali Gündüz Mali Sekreterliğe, Hami Baltacı Örgütlenme Sekreterliğine ve Seyfettin Gülengül Eğitim Sekreterliğine yeniden seçilerek güven tazelediler.
“Gelecek için Mücadele ve Dayanışma” şiarı ile 28-29 Aralık 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen 20. Merkez Genel Kurulda aşağıdaki kararlar alındı;
Emperyalizme ve kapitalist sömürüye karşı mücadele
Sendikamız kuruluşundan bu yana kapitalizme ve emperyalizme karşı kararlı bir mücadele yürütmektedir. Sendikamız, emperyalizmin ekonomik, siyasal, sosyal politikalarına ve emperyalist savaşa karşı yurtseverliği ve dünya işçi sınıfının uluslararası mücadelesi olan enternasyonalizmi temel ilke olarak benimsemiştir.
Köklü anti-kapitalist dönüşümlerin emek-sermaye çelişkisinden geçtiğinin bilinciyle, işçi sınıfının ekonomik ve siyasal mücadelesini başat alır ve tüm sendikal politikaları bu eksende oluşturur.
Suriye başta olmak üzere bölgemizdeki emperyalist işgal politikalarına; Bolivya, Venezüella ve Brezilya gibi ülkelerde tezgâhlanan darbeler üzerinden, işçi sınıfı düşmanı yönetimleri iktidara taşımayı hedefleyen emperyalist müdahalelere kararlı bir karşı duruş sergiler.
Sermaye sınıfına sunulan ayrıcalıklara son verilmesi için mücadele
Kamu kuruluşları özelleştirmeler yoluyla patronlara devredilmiştir. Altyapı, hastane, yol, köprü gibi yatırımlar devlet garantili yap-işlet modeliyle özel sektöre bırakılmıştır. Elde kalan kamu kuruluşlarını bünyesinde toplayarak kurulan Varlık Fonu, batık şirketleri kurtarmak için kullanılmaktadır. Bunların yanında sigorta primi, vergi ve KDV muafiyetleri, ücretsiz arsa tahsisleri gibi onlarca teşvik kalemiyle devlet kasasından patronlara kaynak aktarılmaktadır.
Bu bir yağmadır. Ülke kaynaklarının sermaye sınıfı için kullanılmasına son verilmeli, patronlara aktarılan milyarlar, işçi sınıfının yaşam standardının yükseltilmesi için kullanılmalıdır.
Fonlar aracılığıyla işçilerin cebinden patronların kasasına doğrudan kaynak aktarımına karşı mücadele
Sermaye sınıfına kaynak aktarımı ücret kesintileriyle oluşturulan fonlar aracılığıyla da yapılmaktadır. Özellikle İşsizlik Sigortası Fonu ve zorunlu BES ile bugüne kadar patronlara milyarlarca lira para aktarılmıştır. Öyle ki kuruluş amacı işsizlerin yararlanması için işsizlik ödeneği sağlamak olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan, işsizlerden daha fazla patronlar ödenek almıştır. Dayatıldığı günden buyana milyonlarca emekçinin cayma hakkını kullandığı Zorunlu BES’te ise yeni düzenlemelerle sistemden çıkma koşullarının zorlaştırılması gündemdedir.
İşsizlik ödeneği yükseltilmeli, yararlanan işsiz kapsamı genişletilmeli ve kuruluş amacına uygun olarak fonun birikimi sadece işsizler için kullanılmalıdır. Zorunlu BES kaldırılmalı, işçilerden kesilen paralar iade edilmelidir.
Kıdem Tazminatı Fonu adı altında tazminatlarımızın tasfiye edilmesine karşı mücadele
Önerilen Kıdem Tazminatı Fonu ile ödenen tazminatın miktarı düşecek, alma koşulları güçleşecek, iş güvencesi niteliği ortadan kalkacaktır. Amaçlanan patronların cebinden daha az para çıkması ve oluşacak fonla finans piyasasında yeni bir kaynak yaratılmasıdır.
Kıdem tazminatı güvence altına alınmalıdır. Bir yıl şartı kaldırılmalı, tüm sözleşme tipleri için geçerli hale getirilmeli ve tazminat ödemeyen patronlara yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır.
Kıdem tazminatının fona devredilmesini kabul etmiyoruz. Patronların ve siyasi iktidarın bu konudaki ısrarına karşı üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere direneceğiz.
Esnek çalışmaya karşı güvenceli ve kurallı çalışma düzeni için mücadele
Esnek istihdam ve esnek çalışma sürelerinin İş Kanunu’na girmesi AKP hükümetinin iktidara gelir gelmez yaptığı ilk icraatıdır. Yıllar içinde bu düzenlemelere kiralık işçilik gibi yenileri eklendi. Ancak patronların çalışma yaşamının daha fazla esnekleştirilmesi talebi bitmedi. Son olarak bu talep TİSK tarafından bir kez daha gündeme taşınmıştır. Patronlar bu kez belirli süreli hizmet sözleşmeleri ve telafi çalışmasının yaygınlaştırılması, deneme sürelerinin uzatılması, engelli ve hükümlü istihdamında zorunluluğun kaldırılması, çağrı üzerine çalışma, kısmi süreli çalışma gibi a-tipik istihdam biçimlerinin kullanım şartlarının kolaylaştırılmasını dayatmaktadır.
Patronların esneklik dayatmaları kabul edilemez. Esnekliği karşı kurallı ve güvenceli çalışma için mücadele edeceğiz.
İş cinayetlerine karşı mücadele
İş kazaları, işçi ölümleri ve tespit edilemeyen meslek hastalıkları acil önlemlerin hayata geçirilmesi gereken bir konudur. Kârın her şey, işçi hayatının hiçbir şey olduğu kapitalist düzende işçi ölümleri kader-fıtrat denilerek normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Her gün 6-7 işçinin hayatına mal olan çalışma düzeni insani değildir. İş cinayetleri politiktir.
Sendikamız iş cinayetlerinin son bulması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarını ortadan kaldıracak bir işçi sağlığı ve iş güvenliği politikasının hayata geçirilmesi için sendika, meslek odaları ve siyasi partilerle birlikte politik bir mücadeleyi örmek için kararlılıkla mücadele etmeyi sürdürecektir.
Sendikamız örgütlü olduğu işyerlerinden başlayarak metal sektöründe iş kazaları, işçi ölümleri ve meslek hastalıklarının ortadan kaldırılması amacıyla başlatmış olduğu işyeri incelemelerini yaygınlaştırmayı ve üyelerinin sağlıklarını korumaya yönelik bilimsel ve pratik çalışmayı hayata geçirmeyi sürdürecektir.
Metal işkolunda “sağlıklı çalışmaya uygun kabul edilebilir iş yükü” için mücadele
Sendikamız, işyerlerinde işçilere uygulanan performans baskısının işçilerin sağlıklarına ve yaşamlarına çok yönlü olumsuz etkileri olduğu tespit etmekte, her geçen gün artan üretim baskısına, bunun yarattığı ağır iş yüküne karşı işyerlerinde mücadele etmeyi önüne hedef olarak koymuştur. Bunun için “sağlıklı çalışmaya uygun, kabul edilebilir iş yükü” için mücadeleye sendikal politikaları arasında yer verir, bu yönde bilimsel çalışmalar yapılmasını öncelikli hedefleri arasında gördüğünü açıklar.
Kadınlara her alanda eşitlik için mücadele
Sendikamız kendi örgütlülüğünden başlayarak, çalışma yaşamında ve toplumun her alanında kadın-erkek eşitliği başta olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması mücadele eder. Pozitif ayrımcılık uygulamalarını hayata geçirilmesi ve kadınların karar mekanizmalarında yer alması için çaba sarf eder. Sendikamız tüm çalışma alanlarında toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetir. Kadına karışı her türlü ayrımcılığın önlenmesi, kadınların istihdamının önündeki engellerin kaldırılması, kadınların emek piyasalarında eşit, güvenceli ve düzenli istihdamı için mücadele eder. Kadınların istihdama katılmasının önündeki engellerin başında gelen çocuk bakımı, ev işleri gibi yüklerin kaldırılması için çaba sarf eder. Kreşlerin, yaşlı bakım yerlerinin yaygınlaştırılmasını ve ebeveyn iznini savunur.
ILO 190 sayılı Sözleşme ve Şiddet ve Cinsel Tacizle Mücadele
Sendikamız, ILO’nun 190 sayılı “Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması için yürütülecek olan kampanyaları destekler ve mücadelenin bir parçası olmayı hedefler. Bu doğrultuda; örgütte ve bağlı işyerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddet ve cinsel tacizin önlenmesi amacıyla tedbirler alır, toplu sözleşmelerini devreye sokar, farkındalık çalışmaları yürütür, eğitimler verir, seminerler düzenler.
Siyasi iktidarın beslediği cinsiyetçi dil ve politikalar kadın erkek eşitsizliğini derinleştirmekte, yaşamın her alanında kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini ve çocuklara yönelik istismarı artırmaktadır. Sendikamız, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı Kanun’un bir an önce etkin bir şekilde hayata geçirilmesi gerekliliğini savunur.
696 sayılı KHK ile kadroya geçirilen taşeron işçilerin hakları için mücadele
2017 yılında 696 sayılı KHK ile kadroya geçirilen taşeron işçilerinin hak kayıpları sürmektedir. Taşeron işçisine kadro, AKP hükümetinin bir seçim oyunu olduğu geçen zaman içinde ortaya çıkmıştır. Halen belediyeler dahil kamu kuruluşlarında sözde kadroya geçirilen işçiler sendikal haklardan yararlanamamakta, enflasyon altında ücret zamlarına mahkum edilmekte, güvencesiz çalışmaya devam etmektedirler. Sendikamızın başta metal işkolunda olmak üzere kamu kuruluşlarında kadroya geçirilen işçilerin devam eden hak kayıplarını giderilmesi ve sendikal haklarla çalışabilmeleri için gerekli mücadeleyi yürütecektir.
EYT hakları için mücadele
8 Eylül 1999 tarihinde yayımlanan 4447 sayılı Kanun ile kazanılmış emeklilik hakkına yapılan saldırı kabul edilemez mağduriyetler yaratmıştır. Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte sisteme giriş yapmış olanların emeklilik süreleri 2 ila 17 yıl arasında ertelenmiş, geciktirilmiştir. Yüzbinlerce insan bugün sadece yaş sınırı nedeniyle emekli olamamaktadır. Sendikamız Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın (EYT) başlatmış olduğu mücadelenin bugüne kadar yanında olmuş, öncelikle kazanılmış bir hakkın iadesi ve kanunun iptal edilmesi için mücadele etmiştir.
Emeklik hakkı ve emeklilikte insan onuruna yakışır bir ücret en temel insan hakkıdır. Bu konuda verilen mücadele toplumsal bir mücadele olmanın yanında sınıfsal bir mücadeledir. Sendikamız sermeyenin ve siyasi iktidarların emeklilik hakkı gaspına yönelik mücadeleyi her platformda sürdürmeye devam edecektir.
Vergide adalet için mücadele
Yürürlükteki adaletsiz vergi sistemi emekçilerin sırtında büyük bir yük oluşturmaktadır. Ülkede toplanan verginin büyük bölümü ücretiyle çalışan kesimden, yani işçi sınıfından toplanmaktadır. Bu adaletsiz vergilendirme sistemine son verilmelidir. Vergi yükü rantiyeye sermaye kesimine yüklenmelidir.
Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, ücretlerimizden kesilen vergileri kümülatife göre değil, aylık gelire göre ve tüm yıl boyunca sabit vergi dilimi olacak şekilde düzenlenmelidir. Bu konuda gerek toplu iş sözleşmelerinde gerek yasal düzenlemeler için mücadelemiz devam edecektir.
Eğitim, Sağlık ve Sosyal Güvenlik hakkında kamucu politikalar için mücadele
Eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik sistemi sosyal devlet anlayışının gereğidir ve tüm yurttaşların anayasal hakkıdır. Eğitime, sağlığa hatta artık emekliliğe para ödemek zorunda bırakılmamız kabul edilemez. Geleceğe güvenle bakabileceğimiz bir ülkede yaşayabilmek için kamusal eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hakkını içeren bir sosyal politika sistemi için mücadele edeceğiz.
Örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele
Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller varlığını sürdürmektedir. Bu konuda 12 Eylül faşist darbesi sonrası çıkarılan yasal düzenlemeler, zaman içinde onlarca değişikliğe uğramasına rağmen aynı şekilde korunmaktadır. İşyeri ve işkolu barajları varlığını sürdürmektedir. Patronlar sendikaya üye olan işçileri kolayca işten çıkarabilmektedir. Çoğunluk tespitine patronların itiraz hakkı, yetki mahkemelerinin yıllarca sürmesine neden olmakta ve sadece bu bile sendikalaşma hakkını neredeyse kullanılamaz hale getirmektedir. Çoğu durumda işçilerin sendikal tercihlerine devlet farklı biçimlerde müdahalesi de benzer şekilde sendikalaşma hakkını engellemektedir.
Sendikalaşma hakkı güvence altına alınmalıdır. Sendika tercihinde işçilerin iradelerini özgürce kullanabilmesi sağlanmalıdır. Barajlar kaldırılmalı, toplu iş sözleşmesi düzeyi genişletilmelidir.
Grev yasaklarına karşı mücadele
Grev hakkı işçi sınıfının tarihsel kazanımıdır. Ulusal ve uluslararası yasalarla güvence altına alınmıştır. Ancak bu hakkın kullanılması fiilen engellenmektedir. Grev yasakları yaygınlaştırılmakta, grev kırıcılığı teşvik edilmekte, grev erteleme adı altında grev uygulamaları fiilen engellenmektedir. Sendikamız en fazla grev yasağına maruz kalan sendikaların başında gelmektedir. Geçtiğimiz dönem MESS ve EMİS grup sözleşmelerinin yanında Asil Çelik gibi tekil işyeri sözleşmelerinde de grev uygulamaları Bakanlar Kurul karayla yasaklanmıştır. Buna karşın metal işçileri bu yasaklara karşı grev hakkını kullanmaktan geri durmamış, çoğu işyerinde grev yasağına rağmen grevle haklarını kazanmıştır.
Bakanlar Kurulu kararıyla grev erteleme kaldırılmalıdır. Grev yasakları kaldırılmalı, grev hakkı genişletilmelidir. Anayasa ve yasalardaki uyarı grevi, hak grevi, dayanışma grevi, genel grev kısıtlayıcı hükümler kaldırılmalıdır.
Asgari ücretin belirlenmesinde işçilerin söz hakkı için mücadele
Asgari ücret, kayıt dışı çalışanlarla birlikte 16 milyonu aşan işçinin ve ailelerinin hayat şartlarını çok yakından ilgilendiren, çalışma hayatının en önemli meselelerinden biridir. Ayrıca toplu pazarlık için gözlenen kriterlerden biri olması bakımından sendikalı çalışanlar açısından da son derece önemlidir. Ancak ülkemizde asgari ücretin belirlenmesinde karar sahibi olan hükümet ve sermaye örgütüdür. İşçi sendikalarının müzakere masasındaki varlığı görünürde “devlet-sermaye-emek” taraflarını bir araya getirse de emek kesiminin masaya ağırlığını koyabilmesi mümkün olamamaktadır.
Asgari ücret gerçek bir toplu pazarlık sürecinde belirlenmelidir. Sendikamız ilke olarak asgari ücretin, emek kesiminin bütününü temsil eden demokratik katılımla genel grev hakkının da olduğu bir hukuk ve toplu pazarlık düzeni içinde belirlenmesi gerektiğini önemle vurgular. Asgari ücretin, insan onuruna yakışır bir düzeye getirilebilmesi ancak bu yolla olanaklıdır.
Çevrenin, doğanın ve yaşamın talan edilmesine karşı mücadele
Sermaye ve siyasi iktidarın yaşam alanlarımıza saldırmaktadır. Artık doğa alarm vermektedir. İnşaat, beton, asfalt belediyeciliği, termik santraller, talan madenciliği doğanın yağmalanması ve yandaş ya da uluslararası sermayenin kârı demektir. Yağmada talanda hız tanımayan siyasi iktidar, Kazdağı’nın ardından şimdi de Kanal İstanbul Projesi ile İstanbul’un coğrafi şeklini değiştirmek için kolları sıvamıştır.
Deprem, su kaynakları, canlı türlerinin etkilenmesi, ilkim değişikliğine etkisinin bile öngörülemediği doğaya böylesine bir müdahale kabul edilemez. Sermeyenin talan programlarının karşısında hayatı, doğayı tüm canlıların yaşam hakkını savunur. Bu alanda verilen mücadelenin parçası olmayı sendikal politikalarının arasına alır, üyeleri başta olmak üzere toplumda duyarlılık geliştirmek için mücadele eder.
1 Mayıs’ın işçi sınıfının iradesiyle, özgür ve baskı altında kalmadan kutlanabilmesi için mücadele
İşçi sınıfının tarihsel bir kazanımı olan 1 Mayıs emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Siyasi iktidar 1 Mayısları provoke etmek, yasaklamak, marjinalleştirmek için elinden gelen çabayı sürdürmektedir. İktidarın bu girişimlerine izin vermeyeceğiz. Geçmiş yıllarda olduğu gibi sonraki yıllarda da 1 Mayısın işçi sınıfının taleplerini ülke gündemine taşıması için etkili ve kitlesel kutlanmasına yönelik mücadelemiz devam edecektir.
Dünyanın dört bir yanında işçiler, istedikleri meydanda, kitlesel olarak 1 Mayısa katılıp sorunlarını, ihtiyaç ve özlemlerini dile getirebilmektedirler Benzer şekilde Türkiye işçi sınıfı için ayrı bir anlam taşıyan Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs kutlamalarına kapatılmış olması kabul edilemez. Sendikamız bu yasağa karşı bugüne kadar verdiği mücadelesini etkili bir şekilde sürdürecektir.
İşyerlerinde var olan, işçiyle buluşan, etkin ve güçlü bir DİSK için mücadele
Bugün işçi sınıfının örgütsüzlüğünden bahsediliyorsa bunun bir nedeni de DİSK’in işçi sınıfı içindeki örgütsüzlüğüdür. Bu aynı zamanda DİSK’in içinde bulunduğu etkisizliğin de kaynağıdır.
DİSK için yeni bir atılım kaçınılmazdır. Bu atılım işçi sınıfının içinden örgütlenmek zorundadır. Merkezi işyerleri olmalıdır.
DİSK’i DİSK yapan en önemli unsur işyeri örgütlenmesidir. DİSK kuruluşu ile birlikte işçi sınıfının işyerlerindeki kalesi olmuştur. DİSK işyerlerinde daha iyi ücret, sağlıklı ve güvenli çalışmadır. İşyerlerinde işçinin söz hakkıdır. DİSK işçi sınıfının patronlara karşı en başta işyerindeki temsiliyetidir.
İşçilere ve işyeri temsiliyetine yaslanmayan, toplu sözleşme, grev, hak mücadelesini işyerlerinden başlayarak ülke gündemine taşıyamayan bir DİSK etkili olamaz. Sendikamız, DİSK’in sınıf ve kitle sendikacılığı ilkeleri doğrultusunda, işçi sınıfının temsiliyetini işyerlerinde, sektörlerde ve ülkede üstlenebileceği yeni bir atılımın örgütlenmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek, bunun için bugüne kadar verdiği mücadeleyi sürdürecektir.
Gebze Cengiz Makina İşçileri, Sarkuysan Tuzla Emaye İşçileri, Gebze Fontana Kalıp İşçileri, Gebze Çayırova Boru İşçileri, Remas İşçileri, Eskişehir Renta İşçileri, Ejot Tezmak İşçileri, Paksan Makina İşçileri, Mersin Çimsataş İşçileri, Eskişehir Candy-Hoover İşçileri, Bursa SCM İşçileri, Gebze Arpek İşçileri, Bursa Prysmian İşçileri, Gebze Yücel Boru İşçileri, Çorlu Lındsay İşçileri, Gebze Kroman Çelik İşçileri, Bilecik Demisaş İşçileri, Gebze ZF Sachs İşçileri, Federal Moğul İşçileri, Yücel Boru Profil İşçileri, Bilecik Accuride Wheels, Çayırova Boru İşçileri, Arfesan İşçileri, Makina Takım İşçileri, Ankara Başöz Enerji İşçileri, Kocaeli Stow Depo Enerji İşçileri, Gebze Dostel İşçileri.
Metal işçileri, MESS patronlarının dayatmalarını protesto için servislerden inerek pankart ve sloganlarla fabrikalarına yürüyor.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında devam eden ve 41 fabrikada binlerce işçiyi kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, Birleşik Metal-İş Merkez TİS Komisyonu 10 Aralık 2019 tarihinde Sendika Genel Merkezinde toplanarak, MESS’le yapılan görüşmeleri ve önümüzdeki dönem yapılması gereken çalışmaları çeşitli yönleri ile değerlendirerek bir sonuç bildirgesi yayınlamıştı.
Birleşik Metal-İş Merkez TİS Komisyonu’nun 10 Aralık 2019 tarihli Sonuç Bildirgesinde; “Metal işçilerinin açlık ve sefalet ücretlerini asla kabul etmeyecekleri, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için her türlü mücadeleyi vermeye hazır olduğu” belirtilerek; “Hükümeti ve metal işverenlerini şimdiden uyarıyoruz. Bu sürecin grev aşamasına gelmesi söz konusu olursa, yeni bir grev yasağı ile karşılaşmak istemiyoruz. Şimdiden ilan ediyoruz ki, olası bir grev aşaması ve grev yasağının söz konusu olması durumunda, metal işçileri grev yasağını tanımayacak ve Anayasa’dan ve uluslararası sözleşmelerden doğan grev hakkını her şart ve koşulda kullanacaktır” deniliyordu.
Metal işçilerinin fabrikalardaki eylemleri ile ilgili video görüntülerini, fotoğrafları ve ayrıntılı haberleri aşağıdaki link bağlantısından takip edebilirsiniz.
http://www.birlesikmetalis.org/index.php/tr/guncel/toplu-sozlesme/1349-messyuruyus2