birleşik metal iş

Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Donghee fabrikasında dün (20 Nisan) grev ilanı asıldı. Grev kararı TİS görüşmelerinde anlaşma çıkmaması üzerine alındı. Grev kararı 285 işçiyi kapsıyor. Sakarya Hendek'te kurulu Donghee fabrikası Güney Kore sermayeli. Ayrıca Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Zentiva ilaç fabrikası da grev kararı aldı. Lüleburgaz'da kurulu fabrikada TİS sözleşmelerinde sonuç alınamadı. Petrol-İş Trakya Şube Başkanı Ercan Yavuz yaptığı açıklamada, "Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde bir anlaşmaya varılmamasından dolayı grev uygulama kararı alındı. 17 Mayıs 2017 tarihinde greve çıkacağımızı işçilerimizle birlikte işyerinde ilan ettik" dedi.
Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi'nin (BİSAM) yaptığı hesaplamalara göre, Mart enflasyonu en çok "ücretsiz aile işçileri"ni etkiledi. BİSAM tarafından hazırlanan Enflasyon ve Hayat Pahalılığı Mart 2017 Dönem Raporu’nda TÜİK tarafından yüzde 11.29 olarak açıklanan aylık Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki artışın her kesime farklı yansıdığı belirtildi. Raporda, enflasyonun kendi hesabına çalışanlar için yüzde 12.0, düzenli ücretlilerde yüzde 11.5 olarak gerçekleştiği, aylık enflasyonun en çok etkilediği kesimin ise yüzde 1.21 ile ücretsiz aile işçileri olduğu vurgulandı. Herkesin enflasyonu farklı Enflasyon toplumun her kesimini yaptıkları harcamalara göre farklı olarak yansıyor. Örneğin gıda fiyatlarındaki artış dar gelirliyi daha fazla etkiliyor. Nitekim farklı gelir gruplarına ve statüye sahip olan kesimler, fiyat atışlarını farklı düzeylerde hissediyor. Tüm gelir grupları için tek bir Tüketici Fiyat Endeksi açıklanıyor. Bunun bir sonucu olarak yaşadığımız enflasyon resmi enflasyon ile uyumsuzluk gösteriyor. TÜİK Mart 2017 TÜFE verilerine göre aylık yıllık enflasyon yüzde 11,3. Buna karşın enflasyonu ücretli çalışanlar yüzde 11,5, kendi hesabına çalışan yüzde 12, çalışmayanlar yüzde 11,24 olarak hissediyor. Nitelikli tarım işlerinde çalışanlarda ise bu oran yüzde 11,9. Enflasyon hesaplaması nedeniyle herkes kayıp yaşadı BİSAM, TÜİK Tüketim Harcamaları İstatistikleri ve TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi Harcama Gruplarına Göre Endeks Sonuçlarını kullanarak farklı gelir grupları için enflasyon hesaplaması yapıyor. Bu hesaplamaya göre enflasyon çeşitli gelir ve tüketim grupları için farklı sonuçlar yaratıyor. Buna göre; Mart 2003-Mart 2017 dönemleri arasında genel TÜFE yüzde 211 artış gösterirken bu oran düzenli ücretlilerde yüzde 238, Yevmiyeli çalışanlar için yüzde 245, Emekli aylığı ile geçinenlerde yüzde 243, Nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesimi için yüzde 249 oldu. En zengin yüzde 20’lik dilim için ise enflasyon yüzde 234 olarak gerçekleşti. Buna göre enflasyon yoksulu daha fazla vurdu. BİSAM tarafından Mart 2003-Mart 2017 dönemlerine göre gizli yoksullaşma oranları da hesaplandı. Gizli yoksullaşma genel enflasyon rakamları ile farklı grupların enflasyonlarının arasındaki farktan kaynaklanan ve kayıtlara yansımayan yoksullaşma düzeyini ortaya koyuyor. Buna göre son 13 yıllık dönemde (Mart 2003-Mart 2017) gizli yoksullaşmayı en yoğun olarak yaşayanlar, işteki duruma göre yüzde 14,1 ile “Yevmiyeliler”, mesleğe göre yüzde 12,5 ile “Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar”, temel gelir kaynağına göre yüzde 12,5 ile “Diğer Transferlerle Geçinenler” oldu. Enflasyon nedeniyle yaşanan gizli yoksullaşma en yoksul yüzde 20 için yüzde 12,1 seviyesinde gerçekleşti. Buna karşın en zengin yüzde 20 için gizli yoksullaşma yüzde 6,8 oldu.   Grafik 1- Enflasyon hesaplaması nedeniyle yaşanan gizli yoksullaşma oranı                   Sonuç Enflasyondaki hareketler doğrudan doğruya alım gücüne etki eden bir role sahip. Kişinin kendi yaptığı harcama kalemlerindeki fiyat artışları (enflasyonu) ile resmi Tüketici Fiyat Endeksi arasındaki fark istatistiklere yansımayan bir yoksulluğa neden olmaktadır. Aynı zamanda sepete her yıl müdahaleye olanak tanıyan yöntem, sonuçların güvenilirliği açısından soru işaretlerine neden olmaktadır. Dar gelirli için ağırlığı son derece önemli olan kira ve gıdanın, sepetteki ağırlığının sistematik olarak azalması enflasyon verileri üzerinden yaşanan tartışmaları artırmaktadır. Bu nedenle; Ücret artışlarında dar gelirlileri dikkate alınacak ayrı bir endeks oluşturulmalıdır Toplum tarafından yaygın olarak kullanılmadığı halde, yüksek değer taşıdığı için enflasyonu önemi oranda etkileyen ürünlerin mal sepetindeki ağırlığı gözden geçirilmeli, teknolojik gelişmeye koşut olarak fiyatları sürekli olarak gerileyen ürünler, sepetten çıkartılmalıdır. Her türlü sübjektif müdahaleye açık olan yıllık sepet değişiminden vaz geçilmeli. Sepetteki değişiklikler 5’er yıllık dönemler halinde gerçekleştirilmelidir. İstatistik konseyinin kapsamı genişletilerek emek örgütlerinin katılımı ve denetimi sağlanmalıdır. Hükümetin TÜİK’e müdahalesi anlamına gelecek yaklaşımlardan ve söylemlerden uzak durulmalıdır. Enflasyon hesaplamasında araştırma kapsamında belirtilen unsurlardan kaynaklı olarak yaşanan gelir kayıpları giderilmelidir.   TABLO 1- Gizli Yoksullaşma Oranları (Mart 2013-Mart 2017)
Bursa’da bulunan Oyak-Renault Fabrikası işçilerinin sendikal mücadelesine Avrupalı işçilerden destek geldi. Avrupa’daki tüm Renault fabrikalarında bir günlük dayanışma eylemleri gerçekleştirilecek. Türkiye’nin otomotiv devlerinden olan Bursa’daki Oyak-Renault Fabrikası’nda işçiler 2015 yılından bu yana sarı sendika Türk-Metal’den istifa ederek DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na geçme mücadelesi sürdürüyor.  Renault’nun Fransa, İngiltere ve İspanya fabrikalarında örgütlü işçiler geçtiğimiz hafta işçilerin özgürce sendika seçme hakkına müdahale edilen Oyak Renault işçilerine destek olmak için Bursa’ya ziyaret gerçekleştirdi. Bursa-Renault işçisinin kazanımı tüm Avrupa işçilerinin kazanımı İngiltere’den Unite, İspanya’dan Commissiones Obreras, Fransa’dan CGT sendikaları’nın temsilcilerinin gerçekleştirdiği ziyarette “Bursa’daki işçilerin hakları korunuyorsa, onlar özgürse, Avrupa’daki işçiler de özgürdür” ifadesini kullanılarak Bursa-Renault işçisinin kazanımının tüm Avrupa işçileri için kazanım olacağını dile getirdi. Bursa’daki kıvılcım Avrupa’ya sıçradı Cumhuriyet gazetesinden Şehriban Kıraç’a konuşan Fransa CGT Sendika Temsilcisi Nail Yalçın, Avrupa’daki tüm Renault fabrikalarında Bursa-Renault işçileriyle bir günlük dayanışma eylemleri düzenleneceğini açıkladı. “Bu tarihte kendi ülkelerimizdeki fabrikalarda, Oyak Renault işçilerinin sendika seçme özgürlüklerine saygı gösterilmesi talebiyle eylemler gerçekleştireceğiz.” diyen Yalçın, ayrıca Fransa’da Renault Grubu’na karşı açacakları davanın hazırlıklarının tamamlandığını belirtti. Bursa Renault işçisinin hakkı korunmazsa, Avrupalı işçilerin de korunmaz İngiltere Unit Sendikası Dış İlişkiler Sorumlusu Ben Richards ise işçilerin hangi sendikaya üye olacaklarına ancak kendilerinin karar vereceğini dile getirerek bu tercihe devletin, siyasilerin ya da patronların karışma hakkının olmadığını vurguladı. ”Bu aynı zamanda bir demokrasi meselesidir.” diyen Richards, Bursa-Renault işçisinin kendi sendikasını özgürce seçmek, insanca yaşam sürdürebilecek bir ücret alabilmesi ve ve hastalanmadan çalışabilmesi için sürdürdüğü mücadelenin tüm işçilere örnek olduğunu belirtti. İspanya Commisiones Obreras (CC.OO) Federacion Industrie’den Juan Blanco Blanco ise, “Bursa’daki işçinin hakkı korunmazsa aslında bizim de hakkımız korunmaz. Kötü çalışma koşullarının olduğu yerde iyi bir demokrasi de olmaz. Türkiye’deki sendikal haklar için endişeliyiz” diye konuştu.
DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi'nin 1994, 1999 ve 2008 yılları ile 2016 son haftası başlattığı “Üye Kimlik Araştırması” sonuçlarının “Başkanlı referandumu” ile ilgili bölümü düzenlenen basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaşıldı. Birleşik Metal-İş Sendikası genel başkanı Adnan Serdaroğlu'nun açış konnuşmasını yaptığı toplantıya, Nakliyat-İş genel başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Sosyal-İş genel başkanı Metin Ebetürk, basın emekçileri, sendika, demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcileri katıldılar. Serdaroğlu konuşmasında: “Birleşik Metal İş Sendikası kendine bilimi rehber almış bir sendika. Çalışmalarını da bu ilke etrafında hayata geçiriyor. Bu alanda önemli birikimlere de imza atmış bir sendikayız. Bizler İşçi sınıfının bilgisini üretmek, bu bilgiyi sınıfın hak ve çıkarlarını geliştirmek doğrultusunda kullanmak amacıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Sendikamız Türkiye’de sınıf oluşumu ve işçi kültürü bağlamında önemli çalışmalara imza atmış durumda. Bugün burada size işçi sınıfının bilgisini üretmek açısından son derece iddialı bir çalışmanın ilk bulgularını sunacağız. Bu çalışmayı anlamlı kılan sorularının kapsamının genişliği değil, aynı zamanda araştırmanın sürekliliğidir. Meselenin bir takım çevrelerce çarpıtmaya dönüşmesini ciddiye almıyoruz. Çalışmanın amacı, kapsamı, yöntemi bu iddialara karşı net bir cevaptır. Kapalı zarf usulü ile uygulanan araştırmaya, örneklemde yer alan üyelerimizin katılım düzeyi, bu karalama çalışmasının, işçilerin sendikalarına güvenmelerinin bir yansıması olarak sonuçsuz kaldığını göstermektedir.” dedi.   İşçilere siyaset yasak mı? “Üyelerimizin ekonomik, sosyal durumları yanında siyasal eğilimlerini, kültürel yönelimlerini soru formunda yer vermemize gösterilen tepkinin mantığında saklıdır.” diyerek konuşmasını sürdüren Serdaroğlu, “Bu mantık siyaset ile ekonomi arasındaki ilişkiyi görünmez kılmayı amaçlayan, hatta siyaseti ekonomi dışında bir alan olarak inşa etmeye çalışan yeni liberal ideolojinin tezahürüdür. İşçi siyasetle uğraşmasın! Sendika siyasetle uğraşmasın! Peki, ne yapsın? İşçilerin ücretlerinin düzelmesi için mücadele etsin, toplu sözleşme yapsın, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgilensin. Nerede yapacak bunu? İşyerinin sınırları içinde... Nasıl? Ona da cevapları var: Uysal bir biçimde.” diyerek vurgu yaptı. Konuşmasında milli olma olgusunu öne çıkaran Serdaroğlu, kimin daha “milli” olduğunu şu sözlerle dile getirdi; “Örneğin Metal sektöründe, çok uluslu şirketlerin egemenliğinde şekillenen bir sektörde, bu ülkenin işçileri greve çıkıyor. Grevler “milli güvenlik” gerekçesi ile erteleniyor. Evet, soruyoruz Bu siyaset tasarrufunda olan bir mesele değil mi? Milli olan bu şirketler mi, yoksa bizim işçimiz mi, buradan soruyoruz?” “Ekonomiyi siyasetten kaçırıyorlar. Paralel fonlar oluşturuluyor. Siyaset camide, siyaset üniversitede, siyaset işveren örgütlerinde, işveren sendikalarında, havuz medyasında, siyaset iktidara tabi olunduğu oranda, gelir bölüşümünden pay alma konusu gündemde olmadıkça serbest. Bizi kimlik temelinde bölen bir unsursa o zaman serbest.” diyen Serdaroğlu, konuşmasına; “Ancak bizim ortak kimliğimiz var o da emekçi kimliğidir. Bu kimlik, çalışan kesimlerin en az %90’ının oluşturan, toplumun en önemli paydasında hepimizi birleştiren bir kimlik. Bizim çalışmamızda bu ortak paydayı gösteriyor. Bunu gösterdiği için birilerini rahatsız ediyor. Toplumun bu ezici çoğunluğu emekçi kimliği ile kendisini tanımladığı zaman, birileri gemileri o kadar kolay yüzdüremeyecek, kar oranlarında rekorlar kırılmayacak, sömürü bu kadar dizginsiz yaşanmayacak. Siyaset işçi sınıfı ve sendikaları için ekmek gibi, su gibi haktır. Biz siyaset yapacağız, ekmeğimiz ve onurumuz için yapacağız. “Köleleştirmeye Dur!” demek için yapacağız. Bize sınıf siyaseti yapmayın diyenler siyaseti kimlik temelinde örgütlemeye çalışıyorlar. Bu eğilimlerin bizim tabanımızda da ne yazık ki bir karşılığı var. Bu çalışma onu da ortaya koyuyor. Bizim sendika olarak tutumumuz nettir. ” diye devam etti.   Metal işçisi “Hayır” diyor! “Türkiye’nin tartışmasız en çok işçi hakları için eylem yapan Birleşik Metal İş Sendikası’nın üyeleri bu toplumun bir aynasıdır” diyen Serdaroğlu; “Antikapitalist ve antiemperyalist gelenekten bir sendika olarak üyelerinin önemli kesimi kendini milliyetçi bir zeminde tanımlamaktadır. Dini öncelikli kimliği olarak görenlerin oranı %45’ler düzeyindedir. Üyelerinin yüzde 65’i MHP ve AKP’lidir. İşçilerin sendikaya bağlılıkları yüksektir. İşçilerin ekonomik açıdan ciddi sıkıntılar söz konusudur. Ev sahipliği oranı azalmış, borçlanma artmıştır. Kredi kartı borç döngüsüne giren işçilerin oranı %20’ler civarındadır. Sadece yüzde 14’lük bir kesim tasarruf yapabilmektedir. İşçilerin yarısı borçlarını ödemekte çok zorlanmaktadır. Borcu olmayan işçi oranı %14’te kalmaktadır. İşçiler en çok zaman baskısına maruz kalmakta ve en çok eklem ve kas sorunları yaşamaktadır. %48 işyerinde iş kazası geçirmiştir. Metal işçilerinin %70’i lise ve üzeri eğitimlidir. %8’i Gezi sürecine, %26’sı 15 Temmuz mitinglerine katılmıştır. Metal işçilerinin %72’si 15 Temmuz darbe girişimini CIA ve ABD destekli FETÖ darbesi olarak görmektedir. Referandum konusunda metal işçisinin %28’i Evet %47’si Hayır demektedir. Her dört işçiden biri ise kararsızdır. Kararsızları partilerin evet/hayır oranlarını dikkate alarak paylaştırırsak Evet %38, Hayır %62’dir. Görüldüğü gibi metal işçisi referandumda HAYIR demektedir.” diyerek konuşmasını tamamladı.   Araştırmada öne çıkanlar “Üye Kimlik Araştırması-2017” sonuçlarının genel bir özeti araştırma ekibinin başında bulunan Serkan Öngel tarafında slayt eşliğinde basın açıklamasını izleyenlere aktarıldı. Öngel, araştırmanın bütün sonuçlarının henüz tamamlanmadığını, güncel öneminden dolayı metal işçilerinin “Başkanlık referandumu” tutumlarının kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırmada teslim edilen anket formunun 1068 adedi üzerinden sonuçlara ulaşıldığını açıklayan Öngel; “sendika üye profilinin yüzde 92,4 erkek, yüzde 7,6 kadın işçilerden oluştuğunu, bu oranın 1998 araştırmasında kadın üye oranının neredeyse % 100 arttığını gösterdiğini aktardı.   Birkaç rakam Metal işçilerinin yaş grupları; 30-39 yaş 47,8% , 40-49 yaş 25,1% , 18-29 yaş 24,0%, 50 ve üzeri yaş 3,1%. Öğrenim durumu; Meslek Lisesi 42%, Ortaokul 15%, İlkokul 14%, Düz lise 13%, Ön lisans 11%, Lisans 2%, Diğer 3%... Bu oranlar metal işçilerinin eğitim düzeyinin yükseldiğini göstermektedir. Borçlar zorluyor mu?; Çok zorluyor 47,8%, Biraz zorluyor 45,0%, Hiç zorlamıyor 7,2%. Kredi kartı; Araştırma beş işçiden birinin kredi batağında olduğunu teespit ediyor. İş dışı gelir ve Köy ile bağ; Bir öndeki araştırma ile karşılaştırıldığında işçilerin köy ile bağlarının son derece düşük oranlara indiği gözleniyor. Tasarruf yapabiliyor mu?; Hayır 86%, Evet 14%. Çalışma hayatının en öncelikli sorunları; Emeklilik Yaşı, Ücret Düşüklügü, İşsizlik, Sendikaların Güçsüzlüğü, İsçi Lehine Yasal Düzenleme Eksikliği, Sosyal Güvenlik Sistemi Yetersizliği olrak öne çıkıyor. Kıdem tazminatı; Fona devredilmesine işçilerin % 71,4'ü katılmıyor, %82,1'i ise grev nedeni olarak görüyor. AKP sizce başarılı mı?; Başarısız 38%, İdare eder 32%, Başarılı 30%. Şubelere göre referandum eğilimi; İzmir, Bursa, Trakya ve İstanbul 1 nolu şube açık ara Hayır eğiliminde. Yaş gruplarına göre referandum eğilimi; 50 yaş ve üzeri 53,60%, 30-39 yaş arası 52,00%, 40-49 yaş arası 48,70%, 29 yaşa kadar 42,50% Hayır eğiliminde. Araştırmanın ilginç sonuçlarından biri de kadın ve erkek işçilerin referandum eğilimi; Kadın işçiler de Hayır % 72, Evet % 28 iken erkek işçilerde bu oran Hayır % 63, Evet %37. Ayrıca, borcu olan işçiler arasında başkanlık referandumunda “Hayır” oyu eğilimi daha güçlü çıkıyor...  
Birleşik Metal İş Sendikasında örgütlenen metal işçileri ekmeklerine, emeklerine ve geleceklerine sahip çıkıyor. Hükümetin, neresinden bakılırsa bakılsın hukuka aykırı olan, gayrimeşru grev yasağı kararını tanımıyor. Mücadeleye devam ediyor. Sendika yönetim kurulu imzasıyla yapılan açıklamada "Bizler bu mücadele kararını, sadece EMİS üyesi işçiler adına değil, grev hakkı sürekli gasp edilen tüm işçiler adına aldık." denilerek işçi sınıfının birliği vurgusu yapıldı.  Aşağıda Birleşik Metal İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu'nun yayınladığı bildiriyi paylaşıyoruz:     Grev Yasağını Tanımıyor, Mücadeleye Devam Ediyoruz Birleşik Metal-İş Sendikası ile Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası arasında devam eden grup toplu iş sözleşmesi sürecinde Grev Uygulaması başlayınca Bakanlar Kurulu’nun kararıyla grev yasaklandı. Sendikamızın örgütlü olduğu GE Grid Solution, ABB Elektrik, Schneider Enerji ve Schneider Elektrik işletmelerine bağlı fabrikalarda, grup toplu sözleşmesinde anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine, 20 Ocak’ta 2.200 Birleşik Metal-İş üyesi işçinin tam ve coşkulu katılımıyla “Metal Grevi”mizi başlattık. Greve çıkışımızın ardından aynı gün, öğle saatlerinde apar topar hükümet eliyle grevimiz 60 gün süreyle ertelendi. Metal işçileri, birçok kez yaşanan grev ertelemelerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Bu bir erteleme değil yasaklamadır. 2002 yılından bugüne Cam, Lastik, Maden işkollarında on binlerce işçinin grevli toplu sözleşme hakkı hükümet eliyle defalarca gasp edildi. Metal işçileri de birçok kez Hükümetin grev yasakları ile karşı karşıya kaldı. 2015 yılında MESS’e karşı greve çıkan  onbinlerce metal işçisinin grevi, yine aynı gün içinde ertelendi. 18 Ocak’ta da Asil Çelik işçilerinin grevi yasaklandı. Grev hakkı, geçmişi yüzyıllara dayanan, hem anayasal hem de evrensel bir haktır. Grev hakkımızın elimizden alınması, özgür bir şekilde toplu sözleşeme yapabilme hakkımızın elimizden alınması demektir. Grevsiz toplu sözleşme hakkı bir “hiç”tir. Geldiği günden bugüne grev ertelemelerini alışkanlık haline getiren hükümet, grevimizi yasaklayarak, toplu sözleşme hakkımızı elimizden alıyor ve bizlere patronlar size neyi layık görüyorsa ona razı olacaksınız diyor. Bu, alınteri dökerek, emeği ile geçinen işçiye sefaleti reva görmektir. Bizler metal işçileri olarak, hükümetin sadece ve sadece patronları koruyan, işçinin alınterini gözetmeyen,  işçilerin grev hakkını elinden alan, anayasal bir hakkın kullanımını engelleyen kararını tanımıyoruz. Bizler, Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, daha önce de duyurduğumuz gibi, hükümetin grev yasağına boyun eğmiyoruz. Bizler, tarih boyunca bedel ödeyerek işçi sınıfının kazandığı grevli toplu sözleşme hakkımıza sahip çıkıyor ve işyerlerimizi eylem alanına döndürüyoruz. Bizler bu mücadele kararını, sadece EMİS üyesi işçiler adına değil, grev hakkı sürekli gasp edilen tüm işçiler adına aldık. Eylemlerimiz, aynı zamanda grev yasağını, işçilerin toplu sözleşme hakkının üzerinde “Demoklesin Kılıcı” gibi sallayan, OHAL’i demokratik hakların kullanılmasının önüne engel olarak koyan, en ufak hak arama talebinde polisi ve tomaları işçilerin karşısına diken Hükümete uyarı eylemidir. Geçmişte bir çok kez mücadeleleri ile tarih yazan metal işçileri, bir kez daha tarih yazacak bir mücadeleyi büyük bir kararlıkla sürdürecektir. Bu mücadele bizlerin, alın terinin hakkını vermeyen patronlara ve her daim patronların taleplerini emir kabul eden hükümetin grev yasaklarına karşı bir mücadeledir. Mücadelemiz, EMİS işyerlerinde grevi yasaklanan üyelerimizin talepleri doğrultusunda bir toplu sözleşme imzalanıncaya kadar  devam edecektir. Tüm emek dostlarını, Birleşik Metal üyesi işçilerin bu haklı mücadelesine destek vermeye davet ediyoruz. BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI Genel Yönetim Kurulu
Hükümet, metal işçisinin grevini “milli güvenlik tehdidi” saydı. 7 Eylül 2016 tarihinden bugüne Birleşik Metal-İş Sendikası ile EMİS (Metal İşverenleri Sendikası) arasında yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadı. İnsanca yaşayacak ücret ve sosyal haklar için mücadele yürüten 2200 işçiyi kapsayan grev bu sabah (16.01.2017) saat 10.00 itibarıyla başlamıştı. İşçilerin gür sesini ve kararlılığını gören hükümet, patronları kurtarma telaşıyla “Birleşik Metal İşçileri Sendikası tarafından alınmış olan grev kararının milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğuna hüküm vererek grevi yasakladı. Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,  Akarsuyun,  Meyve çağında ağacın,  Serpilip gelişen hayatın düşmanı.   Metal işçisi “milli güvenlik tehdidi” değil, demokrasinin, toplumsal barışın teminatıdır. Ekonomik krizin faturası sırtına yüklendiği için alım gücü günden güne düşen, terör saldırılarının can pazarında yaşamaya çalışan emekçilerin örgütlü mücadelesi; tek sesliliğe karşı demokrasinin ve halkın iradesinin, kutuplaşmaya ve teröre karşı toplumsal barışın, huzurun teminatıdır. Grev yasağına karşı yürüyüşünü sürdüreceğini deklare eden Birleşik Metal-İş Sendikası’nın basın bildirisini yayınlıyoruz.  Emis İşyerlerindeki Grevimiz Bakanlar Kurulu Kararıyla Yasaklandı Bu Hak Gaspına Boyun Eğmeyeceğiz Sendikamızın örgütlü olduğu GE Grid Solution, ABB Elektrik, Schneider Enerji ve Schneider Elektrik işletmelerine bağlı fabrikalarda bu sabah 2200 üyemizin tam katılımıyla başlattığımız grevimiz öğlen saatlerinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ertelendi (yasaklandı). Hükümet, iki gün önce Asil Çelik’te de aynı kararı alarak işçilerin en temel hakkı olan grev hakkının kullanımı ortadan kaldırmıştı. Bugün de benzer karar işveren sendikası EMİS bünyesindeki fabrikalarda çalışan üyelerimizin başlattığı grev için alındı. Bilinmelidir ki metal işçileri, Hükümet tarafından artık bir alışkanlık haline getirilen bu hukuksuzluğa boyun eğmeyecektir. Hükümet ve işverenlerin kol kola işçilerin haklarını ortadan kaldırmaya yönelik saldırılarına karşı mücadelemiz devam edecektir. Grevimizin ertelendiği EMİS’e bağlı fabrikalarda işçiler pazartesi gününe kadar işbaşı yapmayacaktır. Artık canımıza tak eden grev yasağı dayatmasına karşı sendikamız, EMİS işyerlerinde mücadelenin nasıl sürdürüleceğinin kararını her zaman olduğu gibi yine işçilerle birlikte alacaktır. Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur. BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI       Genel Yönetim Kurulu  
Birlelşik Metal-İş üyesi metal işçileri ile Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) arasında sürdürülen toplu sözleşmelerde 20 Aralık günü grev kararı tüm fabrikalara asılmıştı. Grev oylaması yapılan fabrikalarda ardı ardına greve “Evet” kararı alınma başlandı. EMİS üyesi fabrikalarda çalışan beyaz yakalılardan ise mavi yakalı sınıf kardeşlerine tam destek geliyor. Şuana kadar oylamalarda, Schneider Enerji (Çayırova) 309 evet 110 hayır, Alstom Grid (Gebze) 683 evet 161 hayır, Schneider Elektrik (Gebze-beyaz yakalı çalışanlar çoğunluk) 708 evet 567 hayır, ABB (tüm fabrikalar-beyaz yakalı çoğunluk) 668 evet 509 hayır oyu ile grev kararlılıklarını gösterdiler. Metal işçileri 20 Ocak günü greve çıkmayı hedefliyorlar.
Birleşik Metal-İş ile Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) arasında sürdürülen TİS görüşmelerinde sonuç alınamaması üzerine bu sabah (26 Aralık) tüm fabrikalara grev pankartı asıldı. Birleşik Metal-İş üyesi 2 binden fazla işçiyi kapsayan görüşmeler tıkanınca, geçtiğimiz Cuma (23 Aralık) günü sendika genel merkezinde toplatıda işçi temsilcileri tüm fabrikalarda aynı anda grev kararı asılmasını onaylamışlardı. İşçilerin aldığı karar uyarınca grev pankartları fabrikalara asıldı.
Birleşik Metal-İş ile Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) arasında yürütülen Grup Toplu Sözleşme görüşmelerinde sonuç alınamaması üzerine grev hazırlıkları başladı. EMİS, görüşmelerde 3 yıllık TİS dayatması ile amsayı kitlemiş, sosyal ve ekonomik birçok hakta ise işçilerin taleplerine yanaşmamıştı. Birleşik Metal-İş ile EMİS arasında süren görüşmeler yaklaşık 2200 işçiyi kapsıyor. Birleşik Metal-İş, dün (23 Aralık) genel merkezinde işyeri temsilcileri ile yapılan toplantıda gelinen son nokta tartışıldı. Tartışmalar sonucu grev hazırlığı kararı alındı.  
Birleşik Metal-İş üyesi Bekaert işçileri altı aydır süren toplu sözleşme görüşmelerinin sonunlanmaması üzerine 8 Aralık günü greve çıkmışlardı. Bekaert işvereninin istenen oranlara yaklaşması üzerine yapılan oylamada işçilerin oy çokluğu ile grev bitirildi. Toplu sözleşme 2 yıl olarak imzalandı.

Sayfalar