birleşik metal iş

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bugün (12 Şubat) başlayan 15. Genel Kurul ile yeni yönetimini belirleyecek. 12-13-14 Şubat günlerinde yapılacak olan genel kurul öncesi, emeğe dönük saldırıların arttığına dikkat çeken Birleşik Metal-İş Sendikası, yeni dönemde nasıl bir DİSK olması gerektiğini belirten açıklamada bulundu. DİSK'in tarihsel misyonuna da atıfta bulunan bildiriyi aşağıda okurlarımıza sunuyoruz;     DİSK’in 15. GENEL KURULUNA GİDERKEN BİRLEŞİK METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI’NIN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ “DİSK, emperyalizmin, devletimizin ve milletimizin hayatına yeniden kastetme çabalarının arttığını ve bir avuç sömürücünün, aracının, kapkaççının bu çabalara katıldığını görmektedir.”     (DİSK’in kuruluş bildirgesinden, 13 Şubat 1967)                                              DİSK adına ve DİSK olarak, Türkiye işçi sınıfının çıkarları, hakları, özgürlükleri ve onuru için kuruluşun 49. yılında yeniden bir örgütsel ve toplumsal silkiniş hatta dirilişe ihtiyaç olduğunu tespit ediyoruz. Buradan hareketle, bundan 49 yıl önce kuruluş bildirgesinde öngörüldüğü üzere dün olduğu gibi bugün de, büyük oranda emekçilerden aldıkları oylarla iktidara gelenler, güçlerini daima ulusal ve uluslararası sermayeden yana kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar. On dört yıldır tek başına iktidarı elinde tutan AKP Hükümetleri, işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırılarını artırarak devam ettiriyor. Bu günkü Hükümet de önümüzdeki günlerde uzun süredir gündemde olan kıdem tazminatlarımızın fon adı altında hiç edilmesi, özel istihdam büroları aracılığıyla modern amele pazarları oluşturulması, esnek, taşeron ve kuralsız çalışmanın yaygınlaştırılması kararlılığındadır. Amaçları "piyasanın" sermayeyenin ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmesi ve patronlar açısından tam anlamıyla dikensiz gül bahçesi yaratılmasıdır. Diğer yandan vergi adaletsizliği, milli gelirin dağılımındaki eşitsizlik, çalışma sürelerinin uzun olması, hayat pahalılığı ve kronikleşen işsizlikle birlikte artan yoksulluk toplumda büyük bir huzursuzluğa neden olmaktadır. Siyasi iktidar, bu huzursuzluğa yol açan olmsuzlukları gidermeyi tercih etmediği gibi, geçmişten bugüne devreden işçi sınıfının kimi kazanımlarının ortadan kaldırılmasına emekçilerden gelebilecek en ufak bir tepkiye dahi tahammül edemeyerek, tüm demokratik hak arama yollarını da kapatma gayreti içindedir. AKP iktidarı, mevcut konumunu devam ettrimek ve ülkeyi  tek adam rejimine dönüştürmek adına toplumu kutuplaştıran, kendinden olmayanı ötekileştiren, kardeşi kardeşe kırdıran, ölümler üzerinden kendisine gelecek inşa etmeye çalışan, ülkeyi savaşa sürükleyen ve barış umutlarını yok eden, etnik ve dini farklılıklarımızı siyasi çıkarlarına alet eden   politikalar izlemektedir. Bir yandan savaş çığırtkanlığı yapan siyasi iktidar ve yandaşları, emekçi ve yoksul insanlarımızın ölümüne sebep olurken, diğer taraftan, bu toz duman arasında da işçi sınıfının ve halkların yoksullaşmasına, kazanılmış haklarının gaspına yol açan politikaları hayata geçirmektedir. Böylesi karanlık bir tabloda, DİSK’in tarihsel olarak kendisinden beklenen misyonuna yakışır bir tavır alarak; bir zamanlar olduğu gibi toplumun ve özellikle de emekçilerin, gölgesinde güvenle soluklandıkları ulu çınarı ve saldırılara karşı korundukları bir kale olarak yeniden yapılanması zorunluluğu kesin bir ihtiyaç haline gelmiştir.   DİSK’İ DİSK YAPAN DEĞERLER NELERDİR? “Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal ve politik ilişkilerin Anayasa uyarınca değiştirilmesi ve Anayasa ilkelerinin hayata uygulaması anlamına alıyoruz.”     ( DİSK’in kuruluş bildirgesinden, 13 Şubat 1967)   DİSK işçilerin ekonomik ve demokratik MÜCADELE örgütü olarak ülkemizde, sermayeden ve devletten bağımsız, demokratik, sınıf ve kitle sendikacılığının tek temsilcisidir. DİSK işçilerin söz ve karar sahibi olması, gerçekçilik ve birlik temel ilkelerine bağlı üye sendikaların çatı örgütüdür. DİSK, örgütsel yapısı, işleyişi ve kararlar sürecinde yine tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesi ile emekçilerin buluştuğu DEMOKRATİK bir yapıdır. DİSK, tarihi, mücadelesi ve örgütlülüğü ile Türkiye işçi sınıfının YÜZAKIDIR. Alın terinin ONURUDUR. DİSK, emeğin ilkeli ve KOLLEKTİF mücadelesinin örgütüdür. Ona doğru yolu gösteren PUSULASIDIR DİSK, Türkiye işçi sınıfının aklının, hünerinin ve UMUTLARININ örgütüdür. DİSK, sadece işçilerin ücretlerini değil, toplumsal rolünü de değiştirmeyi amaçlayan yegane sendikal mücadele örgütüdür. DİSK YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR Bu açıdan; geçmişte olduğu gibi demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı ilkeleri ışığında yürüyen ve örgütsel ilkelerinden ödün vermeyen, ülke gündemini belirleyen, söz sahibi olan ve gerek sözüne gerekse duruşuna itibar edilen bir DİSK'e bugün hem üyelerinin hem de emekçi kitlelerin ihtiyacı her geçen gün daha da artmaktadır.   NASIL BİR DİSK? 1- Çalışma hayatındaki gelişmelere hakim, çalışanların sorunlarını iyi bilen, sorunların çözümü için gerçekçi ve uygulanabilir politikalar üretebilen, 2- Siyasi partilere, hükümetlere, devlete ve sermayeye karşı bağımsız sadece işçilere ve üyelerine bağlı şekilde davranan, 3- Hukukun üstünlüğü ilkesinden toplumsal barışa, çevre ve insan haklarından kadın haklarına kadar tüm toplumsal kesimleri kucaklayan eksiksiz bir demokrasinin hayata geçmesi için mücadele eden, 4- Ekonomik ve politik mücadelenin bir bütün olduğunu unutmadan, tüm siyasi partilere karşı eşit mesafede duran, 5- Uluslararası saygınlığını koruyan ve geliştiren, dayanışmaya önem veren, 6- Hedef kitleleri ve sorumlu oldukları kesimler olarak emekçilerden kopmadan liderlik edebilen, 7- Adındaki "devrimci" sıfatına yaraşır bir tutum içinde davranan, 8- Dayanışma kültürünü yaygınlaştıran, güçlendiren ve emekçi dayanışmasının simgesi olan, 9- Örgüt içinde ve tüm alanlarda kollektif çalışmayı başa alan, 10- Bireysel tutum ve davranışlardan ziyade örgütsel hiyerarşiyi ve disiplini önemseyen, 11- Bulunduğu platformlarda haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, keyfiliğe prim vermeyen bir DİSK; YENİDEN oluşturulmalıdır. Böyle bir DİSK, 1- Genel kurullarını delege hesapları üzerinden sadece kulis ve seçim yapılan bir örgüt olmaktan çıkarıp, sendikal demokrasinin en üst organı olarak emekçilerin sorunlarının çözümüne yönelik politikalar üretip, bunu hayata geçirmek için emekten yana tüm güçlerle hareket eder, 2- DİSK’in anlayış ve ilkelerine sımsıkı bağlı üyeler içinden, temsilci, şube-merkez-konfederasyon yöneticiliği kültürünü benimseyen kadrolar yetiştirmeyi hedefler, 3- Şeffaflık ve hesap verilebilirliği esas alır, 4- İşçi sınıfının mücadelesine yürekten inanan çalışkan yönetici ve kadrolar ile çalışmayı hedefler, 5- Akademi çevreleri ve meslek odaları ile emek eksenli çalışmalar yürütür, 6- Kamuoyu etkileme araçlarını yerinde ve etkin biçimde kullanır, 7- Örgütsel yapının tüm birimlerinden kariyerizmi, makam-mevki özlemini, menfaatçiliği ve "ben" dilini reddeder, 8- DİSK' in kişisel ve siyasi kaygı veya çıkarlar için kullanılmasına kesinlikle izin vermez, 9- Bağlı tüm sendikalara doğru önderlik yaparak, tüm sendikaları işçi sınıfının çıkarlarını en üst düzeyde ifade eden politikalar doğrultusunda örgütler, 10- Örgütün ve emekçi kitlelerin gözü kulağı olmayı başarabilen, gerek kamuoyuna yönelik etkinliklerinde gerekse mücadele alanlarında dil ve üslup birliğini sağlar.   DİSK ÖZÜNE DÖNMELİ, İLKELERİNİ HAYATA GEÇİRMELİDİR Türkiye işçi sınıfının tek umudu DİSK’tir. Ülkemizde işçi sınıfının tarihsel kazanımlarına öncülük etmiş olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), ülkemizde işçi sınıfı adına aşağıdaki ilkelerle hareket etmeli ve örgütlenmelidir: 1- Devletten, sermayeden ve siyasi partilerden tam bağımsız politika, 2- Sendikal demokrasinin işletilmesi, örgütsel hiyerarşi ve sendikal disiplinin uygulanması, 3- Dayanışma kültürünün geliştirilmesi ve uygulanması, 4- Bağlı sendikalar arasında ayrılıkların değil, ortaklıkların ve dayanışmanın önemsenmesi.   5- Siyasi kulvarda işçi sınıfının çıkarlarının öne alınması, 6- İşçi sınıfının tarihsel kazanımlarından geri adım atmadan, tam tersine yeni kazanımların hedeflenmesi, 7- Tüm platformlarda hukuksuzluğa, anti demokratik uygulamalara prim verilmeden kendi taleplerini öne çıkaran bir DİSK’in yeniden oluşturulması ve yeniden yapılanması esastır. DİSK yeniden yapılandırılırken DİSK’in önünde duran acil gündem iç örgütlenmedir. İç örgütlenmede hedef, DİSK'in ilkelerinin eksiksiz bir biçimde yeniden hayata geçirilerek örgütlenme hamlesi olmalıdır. Bundan yola çıkarak sendikalar arası iletişim, dayanışma ve kolektif hareket etme kabiliyeti yeniden işlevsel hale getirilmelidir. DİSK’in geçmişten bugüne taşıdığı değerlere sahip çıkmak adına üyesi sendikaların DİSK’in anlayış ve ilkelerine bağlı kalarak ortaklaşması sağlanmalıdır. DİSK’in son zamanlarda üyelerimizin de rahatsız olduğu ve sendika yöneticilerinin DİSK'i işyerlerinde işçilere karşı savunma durumunda bıraktıkları görüntülerden uzaklaşması ve siyasi parti ve hareketlerden bağımsız olma anlayışına tekrar dönmesi sağlanmalıdır. DİSK işçi sınıfından yana politikaların sağlıklı bir biçimde hayata geçirilmesi için mevcut tüm siyasi partilerle, kesimlerle ve oluşumlarla olan ilişkilerini anlayış ve ilkeleri doğrultusunda yeniden ele almalıdır İşçilerle bütünleşen, bağlarını geliştiren, koruyan ve tüm emekçilerin umudu olmaya aday bir DİSK’i yeniden örgütlemek, bugün hepimiz için acil bir ihtiyaçtır. DİSK/Birleşik Metal İşçileri Sendikası da, bu ihtiyaca uygun olarak, tarihsel ve sınıfsal sorumlulukları içinde üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır. YAŞASIN DİSK YAŞASIN DEMOKRATİK SINIF VE KİTLE SENDİKACILIĞI
Renault işçilerinin 14-15 Mayıs gece yarısı vardiyasına girmemesi ile başlayan direniş, hızla yayılarak sarı sendika Türk Metal’e ve patron sendikası Metal Sanayicileri Sendikası MESS’e karşı büyük bir isyana dönüştü. Metal işçileri yıllardır sürdürülen işbirlikçi ve dayatmacı toplu sözleşme düzenini kitlesel olarak dağıtma ve sarı sendika hâkimiyetine son verme noktasına geldi. Bezirgân saltanatı Esas olarak 12 Eylül 1980 faşist darbesiyle oturtulan ve metal işçilerine kölelik düzenini dayatan toplu sözleşme düzeni şöyle işliyor. Toplu sözleşme dönemi geldiğinde MESS ve işkolundaki en büyük sendika olan işçi sendikası kılığına girmiş patron örgütü Türk Metal arasında grup toplu iş sözleşmesi (grup TİS) imzalanıyor. Bu sözleşme işkolundaki bütün sözleşmeleri etkileyecek bir çerçeve anlaşma niteliği taşıyor. Böylece metal sanayicileri kendi kumandalarındaki Türk Metal ile yaptıkları sözleşme ile diğer sendikaları da baskı altına alıyor. Tabii bu sözleşmeler imzalanırken Türk Metal üyelerinin onayı falan alınmıyor. Sözleşmeler yıllar boyunca metal işçisini yoksullaştırdığı gibi aynı işi yapan işçiler arasında da maaş farkları yaratarak işçileri birbirlerine düşürmeyi de amaçlıyor. İşte metal işçisinin tepkisi bu düzene ve işçiyi sürekli satan Türk Metal’e. Yazının devamı için tıklayınız
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, metal işçilerinin grevinin yasaklanma kararına, "Hükümetimize bu karardan ötürü teşekkür ediyoruz ve bu kararı destekliyoruz." dedi. MESS'in kölelik koşullarını dayatması sonucunda Birleşik Metal-İş ile Toplu İş Sözleşmesi TİS imzalamamış işçiler Anayasal haklarının kullanarak 29 Ocak günü greve çıkmışlardı. Grevin etkisi karşısında çaresiz kalan AKP patronlar lehine müdahale ederek hayali bir bakanlar kurulu toplantısıyla grevi 60 gün ertelemeye karar verdi. Açıkça grev hakkının gasbedilmesi ve grevin yasaklanması demek olan karar Birleşik Metal-İş ve tüm demokratik kamuoyu tarafından tepkiyle karşılandı. Patronlar memnun Grev yasaklama kararına 'olumlu tepki' gelmedi de değil. Türkiye İhracatçılar Meclisi Aksaray Valisinin çağrıcı olduğu toplantıda yapılan konuşmalarda patronların grev yasağından memnun olduğu ortaya çıktı. Büyükekşi, şöyle konuştu: "Metal-İş kolunda Ağustos'ta başlayan toplu sözleşme görüşmeleri 14-17 Aralık'ta iki güzide sendikamızın 3 yıl için anlaşmasını tamamlamasıyla iş barışı içerisinde devam etmekteydi. Ancak üçüncü bir sendikamızın, 38 iş yerinde başlattığı grev de ihracatı olumsuz etkiledi.” dedi. Büyükekşi konuşmasına, dışalım ve dışasatımlar ile ilgili bir dizi rakam vererek devam etti. Büyükerşi'nin konuşmalarından patronların sadece kâr etmekten anladığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Büyükekşi konuşmasını, “Hükümetimize bu karardan ötürü teşekkür ediyoruz ve bu kararı destekliyoruz. Türkiye'de aynı işkolunda farklı sendikaların uzlaşmasını olumlu buluyoruz ancak bir başka sendikanın bu anlaşmaya ayak uydurmamasını anlayamıyoruz.” diyerek sürdürdü.  
Birleşik Metal-İş, 15 bin metal işçisi adına MESS patronlarına karşı 29 Ocak günü greve çıkmıştı. Metal işçilerinin grevi sermaye hükümeti AKP tarafından 60 gün ertelendi. Birleşik Metal-İş, bu ertelemenin fiilen grev kırıcılığı olduğunu açıkladı. Birleşik Metal-İş Başkanlar Kurulu, 31 Ocak Cumartesi günü saatler süren toplantı sonucu bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “MESS ile aynı masaya oturmayacağız. İşverenler, grevlerin yasaklanması ile sorunun bitmediğini 2 Şubat Pazartesi gününden itibaren yaşayarak görecekler.” denildi. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi; İşçi sınıfı ve sendikacılık hareketinin içinde bulunduğu kötü koşullardan çıkışı için büyük önem taşıyan 2015 Metal grevlerinin yasaklanması ve sermaye egemenliğinin tahkim edilmesi kararının ardından toplanan Başkanlar Kurulumuz mücadelenin daha yoğun, daha kitlesel ve her türlü platforma taşınarak sürdürülmesi kararlığındadır. Mücadelenin bu yeni evresinin en önemli koşulu sınıf bilinci ve sendikal disiplin içinde hareket edilmesi, sendikamız kurul kararları dışında hiç bir kararın tartışılmaması, uygulanmaması ve dışlanmasıdır. Tüm dayanışma gösteren kurum ve kuruluşların da bu temel ilkeyi gözetmelerini kendilerinden bekliyoruz. Başkanlar Kurulu’muz, Genel Yönetim Kurulu’muzun 30 Ocak 2015 tarihli açıklamasının arkasında durmaktadır. Grev hakkımızı yasaklayan, sermayenin sömürü düzenini güvence altına alanlarla ve bu sürecin gerçek sorumlusu sermaye örgütü MESS ile aynı masaya oturmayacağız. Arabulucu değil, metal işçilerinin haklarını istiyoruz! Arabulucu değil, grev hakkımızın iadesini istiyoruz! Metal işçilerinin mücadelesinin amacını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Birincisi, özgür toplu pazarlık düzeni istiyoruz. Anayasa’da, Türkiye Cumhuriyeti’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde yer alan sözleşme özgürlüğünün varlığı, tarafların kendi özgür iradeleriyle sözleşme yapabilmelerine bağlıdır. Grup toplu iş sözleşmesi iki işbirlikçinin anlaştığı koşulların tüm metal işçilerine dayatıldığı bir yapıdır. İşbirlikçi ve dayatmacı bu yapıya karşı mücadele ediyoruz. İkincisi, insan onuruna yakışır bir ücret, insan onuruna yakışır çalışma koşulları için mücadele ediyoruz. Sarı sendikanın imzaladığı sözleşme özgür bir sendikal düzen ve toplu pazarlık sistemi olsa idi hiç bir şekilde bağıtlanamazdı. Özgür ve gerçek sendikacılığın olduğu yerde MESS’in tekliflerinin kapsam dışı personel dahil olmak üzere çalışanlardan büyük tepki görmesi ve sözleşmenin metal işçilerine grev yasakları ve YHK yoluyla kabul ettirilmeye çalışılması baskının, dayatmanın ve darbenin en açık kanıtıdır. Üçüncüsü, yasaklanan grev hakkımızı geri almak için mücadele ediyoruz. Bakanlar Kurulu grevleri erteleyerek, milli güvenliğin sermayenin sömürüsünü ve işçilerin köleliğini güvence altına almak olduğu bir kez daha göstermiştir. Metal işçileri şimdi ücret zammı taleplerinde daha da kararlıdırlar. Milli güvenliği sağlayan ürünler üretiyor isek ücretlerimiz ve sosyal haklarımızın daha yükseltilmesi gerekir, demektedirler. Bu amaçlarımızın altını bir kez daha çizdik çünkü mücadelemizin başka amaçlar taşıdığı yalanı bugün ve önümüzdeki günlerde sıklıkta dillendirilecektir. Biz her siyasal partiden işçinin üye olduğu bir sınıf sendikasıyız. Kararlarımızı üyelerimizi temsil eden kurullarımız aracılığıyla alırız. Metal işçisinin benimsemediği hiçbir karar Birleşik Metal-İş’in kararı değildir. Birleşik Metal-İş, metal işçisinin iradesinin dışında hiçbir iradeyi tanımaz. Bizimle aynı çizgiye yaklaşanlar varsa seviniriz, bizim çizgimizi anti-demokratik yöntemlerle değiştirmeye kalkanlara gerekli yanıtı vermesini de biliriz. Başkanlar Kurulu’muz başta işverenler olmak üzere, sermaye örgütünün ve sermaye hükümetinin uyarılmasına karar vermiştir. İşverenler, grevlerin yasaklanması ile sorunun bitmediğini 2 Şubat Pazartesi gününden itibaren yaşayarak görecekler. Geçtikleri sadece bir deredir. Metal işçilerinin denizinde boğulmak istemiyorlar ise MESS’ten ayrılır, taleplerimizi karşılarlar. Sadece 60 gün değil, yıllarca sürecek bir mücadeleden söz ediyoruz. Sermaye örgütünü uyarıyoruz! Dayatmalarınızı, ne devlet zoruyla, ne YHK kararıyla ne de başka bir biçimde kabul ettiremeyeceksiniz. Zalimler için yaşasın cehennem! Var olan beceriksiz ve işçi düşmanı yöneticilerinizle bu süreci yönetemediniz ve yönetemeyeceksiniz. AKP hükümetini uyarıyoruz! Grevimizi yasaklamakla metal işçilerinin mücadelesini 38 fabrikanın kapısından kent meydanlarına, başta sizinki olmak üzere siyasi parti binalarının önlerine, mahkeme salonlarına, uluslararası platformlara ama hepsinden önemlisi fabrikaların içine taşıdınız. Sonuçlarından siz ve hizmetinde olduğunuz sermayedar sınıf örgütü sorumludur. Başkanlar Kurulumuz son olarak yiğit ve onurlu metal işçilerine seslenmeyi bir görev bilir! Kardeşlerimiz! Sizlerle birlikte çıktığımız yolu yürümekten vazgeçmedik! Vazgeçmeyeceğiz! Asla teslim olmayacağız! Asla yılgınlığa kapılmayacağız! Biz kazanacağız! Çünkü haklıyız! Çünkü sömürülüyoruz! Çünkü çocuklarımız için yaşıyor ve çalışıyoruz! Büyük bir kavganın neferleriyiz! Sendikal disiplinimizi hiç bir şekilde bozmadan, kurul kararlarını harfiyen uygulayarak GÜVEN, BİRLİK VE İNAT! YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ! YAŞASIN DİSK! YAŞASIN BİRLEŞİK METAL-İŞ! BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI Genel Yönetim Kurulu    
“Metal işçilerinin haklı ve onurlu mücadelesinin ve grev kararının yanındayız” Yargıçlar ve Savcılar Birliği ile Yarcıçlar Sendikası ortak bir açıklama yayınlayarak AKP hükümetinin metal işçileri grevini ertelemesinin keyfi bir uygulama olduğunun altını çizdiler. Savcı ve Yargıç kurumları açıklamalarında işçi sınıfının emek mücadelesinin önünün kesilemeyeceğine de vurgu yaptılar. Açıklamanın metni: 10 şehir, 22 fabrika, 15 bin işçi ile 29 Ocak’ta başlayan Birleşik Metal İşçileri Sendikasının grevi Bakanlar Kurulu´nun 29.1.2015 tarihli kararı ile milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden 60 gün ertelenmesine karar verilmiştir. Bundan evvel de Şişe-Cam fabrikaları grevi ve THY grevleri de birden fazla kez olmak üzere benzer gerekçe ile ertelenmiş, Anayasa’nın 54. maddesinde yer alan sosyal hak ve özgürlüklerden biri olan grev hakkı yürütme erkinin olağan dışı müdahalesiyle hak olmaktan çıkarılmış, anayasal haklar askıya alınmıştır. Yürütmenin keyfi biçimde, gerekçesi olmayan, şablon, basmakalıp, milli güvenlik gibi altı doldurulmayan, somut husus içermeyen gerekçelerle grev ertelemesi veya yasaklaması demokratik toplum düzeni içerisinde kabul edilemez. Demokratik anayasal haklar askıya alınmakta, emekçilerin haklı mücadelesinin önü kesilmekte, emek yığınlarının yoksulluğa itilmesine göz yumulmaktadır. Bu karar, daha önce de defalarca işaret ettiğimiz gibi sınırsız bir gücün sürüklediği iktidar hırsının ülkeyi dikta rejimine her geçen gün daha da yaklaştırdığının açık işaretidir. Ancak, saraylarda alınan kararlarla işçi sınıfının emek mücadelesinin önü kesilemez! YARSAV ve Yargıçlar Sendikası, metal işçilerinin haklı ve onurlu mücadelesinin ve grev kararının yanındadır. Bu mücadele hepimizindir. Türkiye işçilerine, emeğe, alın terine selam ve saygı ile... YARSAV & YARGIÇLAR SENDİKASI    
Birleşik Metal-İş Sendikasının greve devam kararı almasının ardından Mersin'de işçiler grevin 3. gününe girdiler. Metal işçileriyle birlikte dayanışmayı büyütmek için Birleşik Haziran Hareketi BHH de dün yine Çukurova Fabrikası önündeydi. "Metal işçileri yalnız değildir." "Direne direne kazanacağız." "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek." "Genel grev genel direniş." sloganlarıyla grev alanına giren BHH, Metal işçilerinin yanında olduğunu bir kez daha haykırdı.            
Birleşik Metal İş Sendikası, Bakanlar Kurulu'nda metal grevinin ertelenmesi kararının çıkmasının ardından ilk resmi açıklamasını yaptı. Genel yönetim kurulu toplantının ardından yapılan açıklamada: emekçilerin arabulucu teklifini kabul etmedikleri, anayasal ve yasal haklarını alana kadar üretimden gelen güç ile meşru mücadele yöntemlerini kullanmaya devam edecekleri belirtildi. Birleşik Metal İş'in yaşanan son gelişmelere ilişkin 30.01.2015 tarihli açıklamasının tamamı şöyle:  “Bakanlar Kurulu bugün almış olduğu işçilerin grev hakkının ortadan kaldırılması kararıyla bir kez daha sermaye ile işçiler arasında kimden yana olduğunu ortaya koymuştur. Bakanlar Kurulunun bu kararı 'milli güvenlik' denilen şeyin gerçekte sermayenin güvenliğinden başka bir şey olmadığını ve Bakanlar Kurulu'nun gerçekte sermayenin bir kurulu olarak hizmet verdiğini açıkça kanıtlamıştır. Kendilerine dayatılan ücret zamlarını ve çalışma koşullarını kabul etmeyen on binlerce metal işçisinin grev yolu ile hak arayışı ertelenmemiş ortadan kaldırılmıştır. Bakanlar Kurulunun kararı, Danıştay tarafından iptal edilmedikçe yeniden grev başlayamaz. Bu nedenle erteleme değil hak gaspı söz konusudur. Bugüne kadar sermaye ve sarı sendikanın işbirliği yolu ile mücadeleleri engellenmeye çalışılan metal işçilerin mücadelesi, bu kez de hükümetin bu ikiliye verdiği destekle ezilmeye çalışılmaktadır. Birleşik Metal-İş Sendikası ve üyeleri grev kararı aldıkları zaman bir şeyin altını kalın çizgilerle çizmişlerdir: Bedeli ne olursa olsun onu ödemeye hazırız! 28 Ocak tarihinde ÇSGB’da 'taraflar anlaşarak YHK’ı özel hakem belirlesinler' teklifi sendikamız tarafından “arabulucu istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz' diye yanıtlandığından şimdi bunu grevin kaldırılması kararıyla gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Biz her türlü olasılığı düşünerek grev kararımızı aldık. Bakanlar Kurulu kararının yasal sonucu 60 gün boyunca ile arabuluculuk kurumu devreye girecektir. Açık ve net söylüyoruz: Grev hakkını gasbeden bir hükümetin belirleyeceği hiçbir arabulucuyla ve işçilerin hak mücadelesine saygı göstermeyi öğrenemeyen sermaye örgütüyle bu süreçte aynı masaya oturmayacağız. Grevin durdurulması kararının işçilerin mücadelesini engelleyerek işyerlerine barış getireceğini sananlar yanılıyorlar. Aksine bu karar mücadele azmimizi bilemiştir. Bir kez daha söylüyoruz. Arabulucu değil hakkımızı istiyoruz. Alıncaya kadar üretimden gelen gücümüz de dahil meşru mücadele yöntemlerini kullanmaya devam edeceğiz. Bu karar bizi rahatsız ettiği gibi, bu kararla rahatlamayı umanları da rahatsız edecek. Üstelik misliyle! Sadece işyerlerinde değil, sokaklarda da! Sonuçlardan biz sorumlu değiliz. Sorumlu olanlar hakkımızı gasbedenler yani AKP iktidarı ve dağılmaya başlayan sermaye örgütü MESS’tir. MESS üyesi işverenler şunu iyi anlasınlar: İşbirlikçi ve dayatmacı düzen ortadan kalkmadıkça bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu”
Metal'de on beş bin işçi büyük grevi başlattı. Birleşik Metal İş'in MESS patronlarının kölelik dayatmalarına karşı aldığı grev kararı bugün pek çok ildeki fabrikada uygulanmaya başladı. Greve çıkılmasıyla birlikte fabrikalarda üretim durdu. Gevin kilit noktalarından olan Gebze'de ise işçiler büyük bir buluşma gerçekleştiriyor, Gebzede bulunan fabrikalardan çıkan işler, 'MESS dayatmalarına hayır' pankartıyla ilçede çok kalabalık bir yürüyüş yapıyorlar. Farklı fabriklardan on binlerce işçi Cumhuriyet Meydanı'nda toplanacak. Eyleme TKP 1920 İstanbul İl Örgütü temsilcileri de katılarak desteklerini sundular. Neden greve çıktılar? Son yılların en büyük grevi olarak adlandırılan metal grevinin talepleri ise son derece önemli. Bireleşik Metal İş'in grev sonucu elde etmek istediği haklar şöyle: Sektörde saat ücreti 5.58 TL’nin altında olan işçiler için saat ücretinin 5.58 TL’ye tamamlandıktan sonra 8.97’yi geçmemek üzere 40 kuruş iyileştirme yapılsın. İyileştirmenin ardından bütün işçilere yüzde 5 artı 105 kuruş zam yapılsın. Buna göre, 898 TL net ücret alanların toplam net zammı -ikramiye hariç- 282 TL olacak. Net 1374 TL civarında ücreti olanlar için 305 lira zam talebi taslağa konulacak. 1374 TL’nin üzerinde alanlar için zam oranları kademeli olarak düşecek. 2, 3. ve 4. altı ay için de enflasyon artı yüzde 2 zam talep edilecek. Taslakta ayrıca; vergi dilim artışlarının patronlar tarafından karşılanması, bayram, izin, yakacak gibi sosyal ödemelere yüzde 30 zam, 37.5 saatlik haftalık çalışma, yıllık izin sürelerinin arttırılması, günlük 30 dakika çalışma saatinden sayılacak mola hakkı talepleri de yer aldı. Fotoğraf: Sendika.org
Grev oylamalarının ardından, Birleşik Metal-İş Sendikasının aldığı karar gereği MESS’e bağlı 42 işyerinden 22’sinde grev 29 Ocak'ta başlayacak. Osmaniye, Hatay, Mersin, Konya, Kocaeli, Bursa, İzmir, Bilecik, İstanbul ve Gebze’deki fabrikalarda başlayan grev 19 Şubat’ta tüm işyerlerini kapsayacak. Grev süresince sendikanın çeşitli dayanışma eylemleri de düzenlemesi bekleniyor. 29 Ocak'ta greve çıkacak fabrikalar, grev saatleri ve illeri şöyle: “Cengiz Makina Saat: 09.00/Gebze-Kocaeli, Yücel Boru Saat: 10.00/Gebze-Kocaeli, Alstom Saat: 10.30/Gebze-Kocaeli, Kroman Çelik Saat: 09.00/Darıca-Kocaeli, Sarkuysan Saat: 09.30 Darıca-Kocaeli, Çayırova Boru Saat: 10.00 Gebze-Kocaeli, Anadolu Isuzu Saat: 9.00/Çayırova-Kocaeli, Arpek Saat: 09.30 Çayırova-Kocaeli, Schneıder Enerji Saat: 10.00 Çayırova-Kocaeli, Dostel Makina Saat: 10:00/Gebze-Kocaeli, Bekaert İzmit Saat: 13.00 İzmit-Kocaeli, Ejot Tezmak Saat: 07.00/Gaziosmanpaşa-İstanbul, Paksan Makina Saat: 08.00/Bağcılar-İstanbul, Mahle Motor Saat: 08.30/Gaziemir-İzmir, Schneider Elektrik Saat: 12.30/Manisa, Schneider Elektrik Saat: 15.30/Çiğli – İzmir, Demisaş Döküm Saat: 9.00/Vezirhan-Bilecik, Çukurova Saat: 9.00/ Akdeniz-Mersin, Yücel Boru Saat: 12.00 Toprakkale-Osmaniye, Yücel Boru Saat: 13.00 Dörtyol-Hatay, Mahle Motor Saat: 9.00/Selçuk-Konya, Prysmian Kablo Saat: 10.00/Mudanya-BURSA”
Metal işçisi kararlılıkla greve yürüyor. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikası MESS patronlarının kölelik şartlarına karşı 10 Ocak’ta aldığı grev kararı gereğince hazırlıklarına devam ediyor. 29 Ocak’tan başlayarak 15 bin üyesi ile greve çıkmaya hazırlanan sendikanın önüne patronlar grev oylamasını dayattı. Ancak patronların hesabı tutmadı. Pazartesi günü grev oylamasının yapıldığı ilk sendika olan Gebze’deki Alstom fabrikasında işçiler 'evet' dedi. Beyaz yakalılar da destek verdi Oylama sonucu bir açıdan daha önemliydi. Çünkü greve evet diyen işçi sayısı Birleşik Metal İş'in fabrikadaki işçi sayısından da fazlaydı. 660 üyesi bulunan sendikanın grev çağrısına 675 işçi destek verdi. Öte yandan bir diğer önemli olay da kapsam dışı gözüken ve “beyaz yakalı” çalışanların da 'greve evet' oyu kullanmasıydı. Strarejik önemi olan Alstom'dan alınan destek diğer fabrikalar açısından da büyük moral olurken gözler bugün (27 Ocak)  Çayırova Boru, Sarkuysan, Yücel Boru ve Kroman’da yapılacak grev oylamalarında..

Sayfalar