çiftçi

Borçlu çiftçiler 11 Ocak’ta Ankara’da
"Bizi dinleyin. Üretmek istiyoruz" Tarım Kredi Kooperatifi ve özel bankalara borçlu çiftçiler 11 Ocak'ta Ankara'ya gelecek. Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatifi’nden aldığı krediyi ödeyemeyen, girdi maliyetleri altında ezilen çiftçiler, 11 Ocak’ta Ankara’ya gelerek Tarım ve Orman Bakanlığı önünden iktidara seslenecek. Sivaslı çiftçi Şengül Yıldırım, "Ekemiyoruz, dikemiyoruz. 10 tane ineğim gitti. 8 ineğim kaldı. 8 inekle torunlarım var okuyor. Harçlık veremiyorum. Ekmek istiyoruz, biçmek istiyoruz. Gübre atamıyoruz ki ekim yapalım. İneklerimin haline bakın zayıf" dedi. Başer Yıldırım ise, "Babam kabak doğruyor hayvanlara. 500 lira buğday samanını sonbaharda bin liraya aldık. Şimdi 1,400 lira. Yemsiz yer mi bu hayvan? Ne yapayım alamadım. Bizi dinleyin. Feryat ediyoruz. Üretmek istiyoruz" dedi. Türkiye'nin dört bir yanından üreticiler sıkıntı ve taleplerini ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Toplam borç 172 milyar lira Çiftçinin, Tarım Kredi Kooperatifi borçlarına 15 Nisan 2021’de yürürlüğe giren yasa ile belli koşullara bağlı olarak yapılandırma olanağı getirilmişti. Tarım Kredi Kooperatifleri'ne, üç yıl içinde geri ödemeli yapılandırmaya; yüzde 30 peşinat ödeme koşulu ile başvurabilmesi sağlandı. Ancak, faiz oranları yüzde 12-18 olarak belirlendi. Çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borcu 172 milyar liraya çıktı. Gübre fiyatları yüzde 500 arttı. Yemin çuvalına 20-25 lira arasında zam geldi. Girdiler karşısında üreticinin kazancı giderek azaldı. Bu nedenle tarlalar gübresiz ekilirken, hayvanlar kesime gönderildi. Üreticiler teker teker üretimden çekiliyor. Türkiye’nin dört bir yanından üreticiler 11 Ocak’ta Ankara’ya gelerek Tarım ve Orman Bakanlığı önünden açıklama yapacak. "Yem alamadık, hayvanlara kabak doğruyoruz" Sivas’ın Suşehri ilçesi Gökçekent köyünden Başer Yıldırım borçlarını ödeyemediklerini 1 yıldır Ankara’ya gelerek yetkililere seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirtti. Yıldırım tonu 800 TL’ye küspe, 1,000 TL’ye saman aldığını. kalitesiz yem kullanmak zorunda kaldıkları için hayvanlara kabak doğradığını söyledi. Başer Yıldırım, “Bizi dinleyin. Yedi defa geldik Ankara’ya biz. Feryat ediyoruz. Üretmek istiyoruz. Biz suçlu değil, borçluyuz. Babam kabak doğruyor hayvanlara. Ne yapalım, üretmeyelim mi? 500 lira buğday samanını sonbaharda bin liraya aldık. Şimdi 1,400 lira. Yemsiz yer mi bu hayvan? Ne yapayım alamadım" diyerek isyan etti. Sivaslı çiftçi: "İneklerimin haline bakın zayıf, yem veremiyorum ki süt sağayım" Hayvancılık yapan Şengül Yıldırım ise yem alamadığı için ineklerinin zayıflayarak kemiklerinin göründüğünü göstererek şöyle konuşuyor: “Ekim zamanı taban gübresi atamadık. İneklerim kesime gidiyor. Yem pahalı olmasından inekleri kesime gönderiyoruz. Sayın yetkililerim ineklerimi sağamıyorum. Yem yok ki vereyim. Hep kesime yolluyorum. İki tane evladım var. Çiftçilik yapıyorum. Ekemiyoruz, dikemiyoruz. Mazot pahalı. Lütfen bize yardım edin de biz de size yardım edelim. 10 tane ineğim gitti. 8 ineğim kaldı. 8 inekle torunlarım var okuyor. Harçlık veremiyorum. Ekmek istiyoruz, biçmek istiyoruz. Gübre atamıyoruz ki ekim yapalım. İneklerimin haline bakın zayıf. Yem veremiyorum ki süt sağayım. Yemleri ucuzlatın. Ahır yaptım bomboş” Kilisli çiftçi: "Tarım bakanım ‘gübreye takılmayın’ dedi, biz de takılmadık. Artık gübresiz ekim yapıyoruz" Kilisli çiftçi Erkan Özmaya ise pahalı olduğundan dolayı, sertifikalı tohum alamadığını, tarlalarını gübresiz ektiğini söyledi. Özmaya, “Sayın Tarım Bakanım ‘Gübreye takılmayın’ dediniz biz de takılmadık. Artık gübresiz ekim yapıyoruz. Sizden gelecek hayır Allahtan gelsin. 11 Ocak’ta Ankara’da Tarım Bakanlığı önünden basın açıklaması yapacağız” dedi. İzmirli çiftçi: "Traktörü bin liralık mazotla çalıştırabiliyoruz" İzmir'in Kiraz ilçesinden çiftçi Mehmet Kani de, “Artık tarım ve hayvancılık yapılamaz duruma geldi. Atatürk’ün bir avuç bozuk parayla aldım dediği traktörlerin içerisine bin lira koyup mazot alabiliyoruz artık. Sesimizi duyurmak için herkesi Tarım Bakanlığı önünde bekliyoruz” diye konuştu. Denizlili çiftçi: "Yüzde 5 faizli yapılandırma istiyoruz" Tarım Kredi Kooperatifi’ne borcu olan Denizlili çiftçi Mehmet Ali Görel, “Tarım Kredi mağdurları olarak tarım bakanlığı önünde hakkımızı arayacağız. Yüzde 5 faizli yapılandırma istiyoruz. Türk çiftçisi olarak can suyu istiyoruz” diyerek seslerini duyurmak için 11 Ocak’ta Tarım ve Orman Bakanlığı önünde olacaklarını söyledi.  
Tahıl üretimi 2021 yılında düştü
2021 yılında buğday üretimi yüzde 13.9 oranında azalarak 17.7 milyon tona, arpa üretimi de yüzde 30.7 azalarak 5.8 milyon tona düştü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Bitkisel Üretim İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre, üretim miktarları, 2021 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 13,4 azalırken, sebzelerde yüzde 1,8, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 5,4 oranında artış gösterdi. Buna göre üretim miktarları 2021 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 61,7 milyon ton, sebzelerde 31,8 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 24,9 milyon ton olarak gerçekleşti. Tahıl üretimi azaldı Tahıl ürünleri üretim miktarları 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 14,3 oranında azalarak yaklaşık 31,9 milyon ton olarak gerçekleşti. Bir önceki yıla göre buğday üretimi yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon ton, arpa üretimi yüzde 30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon ton, çavdar üretimi yüzde 32,4 oranında azalarak 200 bin ton, yulaf üretimi yüzde 12,2 oranında azalarak 276 bin ton, dane mısır üretimi ise yüzde 3,8 oranında artarak yaklaşık 6,8 milyon ton oldu. Baklagillerin önemli ürünlerinden nohut üretimi yüzde 24,6 oranında azalarak 475 bin ton, kuru fasulye yüzde 9,1 oranında artarak 305 bin ton, kırmızı mercimek yüzde 30,6 oranında azalarak 228 bin ton, yumru bitkilerden patates ise yüzde 1,9 oranında azalarak 5,1 milyon ton olarak gerçekleşti. Yağlı tohumlardan soya üretimi yüzde 17,2 oranında artarak 182 bin ton, ayçiçeği üretimi yüzde 16,8 oranında artarak yaklaşık 2,4 milyon ton oldu. Tütün üretimi yüzde 7,7 oranında azalarak 73 bin ton, şeker pancarı üretimi ise yüzde 20,7 oranında azalarak yaklaşık 18,3 milyon ton olarak gerçekleşti. Sebze üretiminde artış Sebze ürünleri üretim miktarı 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1,8 artarak yaklaşık 31,8 milyon ton oldu. Sebze ürünleri alt gruplarından yumru ve kök sebzeler yüzde 6,9 arttı. Bu grupta yer alan kuru soğan üretimi yüzde 9,6, kuru sarımsak üretimi ise yüzde 13,5 arttı. Meyvesi için yetiştirilen sebzelerin üretimi yüzde 0,9 arttı. Bu grupta yer alan biber (salçalık, kapya) üretimi yüzde 11,9, hıyar yüzde 0,2 artarken domates üretimi yüzde 0,8 azaldı. Yaprağı yenen sebzelerden beyaz lahana üretimi yüzde 0,6 artarken ıspanak üretimi yüzde 5,7 azaldı. Meyve üretimi arttı Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarı 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,4 oranında artarak yaklaşık 24,9 milyon ton olarak gerçekleşti. Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında, bir önceki yıla göre kayısı yüzde 4, üzüm yüzde 12,8, kiraz yüzde 4,8 oranında azaldı, elma yüzde 4,5, çilek yüzde 22,4, zeytin yüzde 32,1 oranında arttı. Turunçgil meyvelerinden mandalina yüzde 14,7, portakal yüzde 30,6, limon yüzde 30,4, sert kabuklu meyvelerden fındık yüzde 2,9 oranında artarken Antep fıstığı yüzde 59,7 oranında azaldı. Muz üretimi yüzde 21,3 oranında artarken, incir üretimi ise değişim göstermeyerek 320 bin ton olarak gerçekleşti. Süs bitkileri üretimi arttı Süs bitkileri üretim miktarı 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2,9 oranında arttı. Süs bitkileri üretimi içinde kesme çiçekler yüzde 62,3, diğer süs bitkileri yüzde 37,7’lik bir paya sahiptir. Kesme çiçek üretimi bir önceki yıla göre yüzde 5,2, iç mekan süs bitkileri üretimi yüzde 11,4 oranında artarken, dış mekan süs bitkileri üretimi yüzde 1,8 oranında azaldı.  
gübre fiyatlarına bir hafta içinde ikinci zam
Gübre fiyatlarına arka arkaya zam gelmeye devam ederken, Tarım Kredi Kooperatifleri, dolar kurunda pek bir değişiklik olmamasına rağmen bir hafta içinde gübre fiyatlarına ikinci bir zam daha yaptı. Gübre fiyatlarına gelen zamların arkası kesilmezken, Tarım Kredi Kooperatifleri üre gübresine bir hafta içinde ikinci bir zam daha yaptı. Tarım Kredi Kooperatiflerinde 30 Kasım'da 10800 TL/Ton'dan satılan üre gübresi, bir hafta içinde yapılan iki zamla birlikte 14800 TL/Ton'a çıktı. Dolar kuru pek değişmedi ama Tarım Kredi Kooperatifleri 1 Aralık’ta üre gübresine tonda 3 bin lira birden zam yaparak 10800 TL/Ton’dan 13800 TL/Ton’a çıkarırken, bir hafta aradan sonra dün üre gübresine tonda 950 TL yeni bir zam daha yaptı. Son bir hafta içinde dolar kurunda pek bir değişiklik olmadan 13.5 TL seviyesinde bulunurken, üre gübresine tonda 950 TL yeni bir zam daha yapılması şaşkınlıkla karşılandı. Çiftçi kuruluşu Tarım Kredi Kooperatifleri, yaptığı yeni zamla birlikte üre gübresinin taban fiyatı 13300 TL/Ton’dan 14100 TL/Ton’a, tavan fiyatı ise 13884 TL/Ton’dan 14832 TL/Ton’a çıkarıldı. 8 Aralık 2021 üre gübre fiyatı 1 Aralık 2021 üre gübre fiyatı Kaynak: Tarımdanhaber  
tarım arazileri çiftçilerin borçlarına karşılık icra yoluyla satılıyor
Çiftçilerin, Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borçlarının erteleme süresinin sona ermesiyle icradan tarla satışlarında meydana gelebilecek artış endişe yaratıyor. Sadece Ziraat Bankası’nın sitesinde 669 arsa satışta.  Üreticinin büyük bir bölümü artan üretim maliyetleri nedeniyle 2021-2022 üretim sezonuna gübre kullanmadan başlamak zorunda kaldı. Üretici artan maliyet ve borç kıskacında yeni sezonu bekliyor.  Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 200 artarken, aynı dönemde amonyum nitrat gübresi yüzde 195, üre gübresi yüzde 239, DAP gübresi yüzde 159 ve 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 130 arttı. Ayrıca son bir yılda tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatları yüzde 57, mazot fiyatları yüzde 33, TİGEM hububat tohumluk fiyatları yüzde 40-63 arasında, süt yemi fiyatları yüzde 52 ve besi yemi fiyatları yüzde 48 arttı. Üretici fiyat-girdi-üretim üçgenine sıkışmış durumda. Üreticiler bu sıkışmışlıktan çıkma noktasında Tarım Kredi Kooperatifleri’ne ve bankalara kredi borçlanmaktan başka çare bulamıyor. Banka borçları katlanıyor Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre tarım kesiminin bankalara olan borcu yılın ilk 10 aylık döneminde 28,5 milyar lira artarak 156,2 milyar liraya yükseldi. Bu borcun 116,9 milyar liralık kısmı kamu bankalarına, 39,3 milyar liralık kısmı ise özel bankalara olan tarım kredisi borçlarından kaynaklanıyor. Borcun 4,4 milyar lirası ise takipte. Geri ödenmeyen kredi borçlarına karşılık bankalarda haciz yoluyla el konulan her türlü gayrimenkul bulunuyor. Çiftçilerin, Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borçların erteleme süresi ise aralık ayı itibarıyla sona erdi. Ertelenen borçların ödenememesi nedeniyle önümüzdeki günlerde icradan tarla ve tarım arazi satışlarında meydana gelebilecek artış endişe yaratıyor. İcradan satılık tarım arazisi Halihazırda borç çevirmekte zorlanan üreticilerin tarım alanları bankalar tarafından icra ile el konulup ihale usulüyle satışa çıkarılıyor. Ziraat Bankası’nın internet sitesinde yer alan ilanlara göre toplam 669 arazi ihale usulüyle satışta. Teklif vermeye başlanması ile yedi gün ilanda kalan arsalarda ihaleye katılma şartı olarak yüzde 6 teminat isteniyor. İlandaki arsalar arasında tarım arazilerinden zeytinliklere kadar çok sayıda tarla bulunuyor. Bu rakamlar yalnızca Ziraat Bankası’nın ihale yoluyla satışa çıkardığı tarım arazileri. Bunun dışında icra iflas müdürlükleri tarafından satışa çıkarılan tarım arazileri de var. Basın İlan Kurumu’nun sitesi olan ilan.gov.tr’de tarla statüsünde 1867 mülk çeşitli mahkemeler tarafından icradan satışa çıkarılmış durumda. Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyreğine ait büyüme rakamları da tarım sektörünün içinde bulunduğu sıkıntıları gözler önüne sermiş durumda. Tarım sektörü geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,9 oranında küçüldü. Sektörün yarattığı katma değer yılın ilk dokuz aylık döneminde yüzde 2,8 oranında azaldı.
çiftçinin buğday üretim maliyetleri yükseldi
Dolardaki artışla tarımdaki girdi maliyetleri katlanıyor. Bir ay önce 4.45 TL olan 1 kilogram buğdayın üretim maliyeti 5.8 TL’ye çıktı. Ziraat mühendisi Faik Toy, “Bu maliyetlerle gelecek yıl 5-6 TL’nin altına ekmek üretmek mümkün olmayacak” dedi. Tarımsal üretimde birinci sırada yer alan gübredeki artışın yüzde 600-700’lere ulaştığını belirten Toy, bu nedenle de önümüzdeki dönemde gıda fiyatlarında “fahiş” artış olacağını kaydetti. Toy, şuna vurgu yaptı: “Tohum bu zamla toprağa ekildi. Ürün gelecek yıl çıkacak. Bu kadar yüksek girdi maliyetiyle çıkacak ürünlerin fiyatlarının ucuz olmasını beklemenin akıl ve mantıkta yeri yoktur. Gıda fiyatlarının düşmesinde samimiysek önce maliyetlerden başlamamız lazım. Üretim maliyetleri düşürülmeden halkın temel gıdası ekmeğin fiyatı düşürülemez. Fiyatlar biraz daha yükselirse buğdayın maliyeti 6 TL’nin üzerine çıkacak.” ‘Çiftçinin malı kelepir olur’ Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre, 62 ilde kuraklık olduğunu, 5-6 milyon ton rekolte kaybı yaşanacağını söyleyen Toy, buna karşın Tarım ve Orman Bakanlığı, TÜİK ve TMO ve sanayicinin ağız birliği yapmışçasına rekolte kaybını 1 milyon ton olarak duyurduğuna, bu nedenle buğday ve arpa fiyatlarının düşük açıklandığına işaret etti. Çiftçinin yüzde 70’inin zararına buğdayını satmak zorunda kaldığını kaydeden Toy, “Düşük fiyat açıklarsanız çiftçinin malı kelepir hale gelir. Sanayicinin ve tüccarın eline düşer” dedi. Toy ayrıca, açıklanan fiyatın çok üstünde bir rakamla buğday ithal edildiğini de ifade etti.  
ithal buğdayın tonu 4 bin 738 liraya ulaştı
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 2021 ürünü ekmeklik buğday alım fiyatını 17 Mayıs 2021'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. O gün ton başına 2 bin 250 lira olarak açıklanan fiyat 269 dolara denk geliyordu. Dolar kuru 8,36 liraydı. O günden bu yana dolar bazında buğdayın tonu 100 dolar arttı. İç piyasada ve ithal buğdayın fiyatı açıklanan alım fiyatının iki katından daha yüksek bir fiyata ulaştı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bugün yapılan 385 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde buğdayın tonu 395 dolar sınırına dayandı. İhalede yüzde 13.5 protein oranı olan ekmeklik buğdayın tonu 394,90 dolar ile 375 dolar arasında değişen fiyatlar verildi. Yüzde 12,5 protein oranı olan buğday için ise 385,80 dolar ile 371 dolar arasında değişen fiyatlar oluştu. Henüz onaylanmayan ihalede en yüksek fiyat 12 liralık dolar kuru ile ton başına 4 bin 738 liraya geliyor. En düşük fiyat ise ton başına 4 bin 452 lira olarak belirlendi. İhale kapsamındaki 385 bin ton ekmeklik buğdayın Türkiye’ye teslimi 10 Ocak 2022 ile 31 Ocak 2022 tarihleri arasında gerçekleşecek. Çiftçiye verilen fiyatın iki katına çıktı Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2021 ürünü ekmeklik buğday alım fiyatını 17 Mayıs 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. O gün ton başına 2 bin 250 lira olarak açıklanan fiyat 269 dolara denk geliyordu. Dolar kuru 8,36 liraydı. O günden bu yana dolar bazında buğdayın tonu 100 dolar arttı. Bugünkü kur ile buğday şu anda ortalama 4 bin 554 lira. Konya Ticaret Borsası’nda ekmeklik buğday fiyatının tonu 5 bin liraydı gördü. Böylece hem iç piyasada hem de ithalatta buğdayın ton fiyatı Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yerli buğday alım fiyatının iki katından daha yüksek bir fiyata ulaşmış oldu. İthalat fiyatı nereden nereye geldi? Bu hasat sezonunda Toprak Mahsulleri Ofisi, ilk olarak 30 Haziran 2021’de buğday ithalat ihalesi yaptı. O ilk ihalede ton başına ortalama 262,90 dolar olan fiyat, 13 Temmuz’da 256,80 dolara düştü. Sonraki ihalelerde ise fiyat sürekli arttı. Ofis’in 4 Ağustos’ta yaptığı ihalede buğdayın tonu ortalama 298,32 dolar, 2 Eylül’de 336 dolara, 21 Ekim’de 350,39 dolara yükseldikten sonra 25 Kasım’daki ihalede ortalama 379,50 dolara ulaştı. Kaynak: Tarımdünyası  
çiftçinin gübre ile imtihanı
Gübre fiyatlarına 16 ayda 35 kez zam geldi Gübre son 16 ayda 35 kez zam gören gübre fiyatları gıdada gelecek yeni fahiş zamların habercisi. Üre gübrenin fiyatına sadece Cuma günü 600 ile 1000 lira arasında zam geldi. Çiftçiler ya ekim yapmayacak ya da az gübre kullanacak. Çiftçiler “Herkes kan ağlıyor. Çiftçi bu yıl domates, biber, kavun karpuz gibi ürünlerden uzak duracak. Bu nedenle üretim yarı yarıya düşer. Bu da fiyatlara yansır” diyor. Geçen yıl haziran ayında tonu bin 800 lira olan üre gübrenin peşin fiyatı 19 Ekim Cuma günü 11 bin 700 TL'ye çıktı. DAP gübre geçen yıl haziranda 2 bin 250 liradan satılırken, bugün 9 bin 750; 20.20 kimyevi gübre ise bin 680 liradan 7 bin 250'e yükseldi. TÜİK verilerine göre bile gübre fiyatlarında yüzde 71 artış yaşandı. Hükümetin çiftçiyi üvey evlat gibi gördüğünü söyleyen üreticiler, “Böyle giderse herkes çiftçiliği bırakacak” dedi. 'Fabrikaları özelleştirirseniz' Bir gübre firmasının Türkiye satış sorumlusu Mahmut Keleş, gübre fiyatlarındaki artışın dolardaki artış ve uluslararası piyasalardaki gübre sıkıntısından kaynaklandığını söyledi. Keleş, “Üreticinin kullandığı hammaddenin yüzde 85'i ithal ediliyor. Yılda 5.5 milyon ton katı gübre kullanımı var. Bunun için 1.5 ile 2 milyar dolar ithalat yapılıyor. Kendi fabrikalarınızı özelleştirip, kapatıp yurt dışından medet umarsanız kartellerin eline düşersiniz” dedi.  
gübre fiyatlarındaki artış gübretaş'a yaradı
GÜBRETAŞ 9 ayda 307 milyon lira kar açıkladı... Gübre fiyatlarının anormal artışı Gübretaş'ın bilançosuna olumlu yansıdı. Geçen yılın aynı döneminde 153 milyon lira kar açıklayan Gübretaş, bu yıl bu karlılığını ikiye katlayarak 9 aylık bilançoda 307 milyon liraya çıkardı. Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan Gübretaş, üçüncü çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Geçen yıl aynı dönemde 153 milyon lira kar açıklayan Gübretaş, bu yıl 9 aylık karını 307 milyon lira olarak açıkladı. Çiftçi gübre fiyatlarında yıllık yüzde 150’ye varan fiyat artışlarından dert yanarken, GÜBRETAŞ, üçüncü çeyrek faaliyetleriyle ilgili finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) açıkladı. Yılın ilk yarısında gösterdiği yükseliş grafiğini üçüncü çeyrekte de sürdüren, özellikle üretim noktasında çalışmalarını artan bir ivmeyle sürdüren GÜBRETAŞ Türkiye faaliyetlerinde, yılın ilk dokuz ayında çeşitli bileşimlerde 625 bin 70 ton katı gübre, 41 bin 136 ton sıvı ve toz gübre üretimi gerçekleştirdi. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretimde yüzde 40 artış sağlandı. Katı gübre satışlarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7’lik bir artış görülürken, sıvı ve toz gübre satış miktarı da yüzde 25 arttı. Karlılık arttı Bunun sonucunda GÜBRETAŞ’ın Türkiye faaliyetlerinde toplam net satış tutarı 4 milyar 966 milyon TL olarak gerçekleşirken, bağlı ortaklıklarının katkısıyla konsolide net satış geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 63 artışla 6 milyar 216 milyon TL’ye ulaştı. Satışlardaki artışa paralel olarak ana ortaklık payına düşen konsolide net dönem kârı ise ilk dokuz ayda 307,8 milyon TL olarak gerçekleşti. Üçüncü çeyrek bilanço detaylarına göre şirket satışlarını bir önceki yılın aynı dönemine göre 3 kat artırarak 6 milyar TL seviyesine yükseltti. Brüt karlılık benzer şekilde artış göstererek 1,318 milyar TL seviyesine yükselirken FAVÖK artışı da 2020 üçüncü çeyreğe göre 3 kat olarak gerçekleşti. Net karlılıkta şirket 2020 üçüncü çeyreğinde 153 milyon TL kar açıklarken bu yılın aynı döneminde ise 307 milyon TL kara açıkladı. Şirketin öz kaynaklarında çok bir hareketlilik olmadığını finansal tablolarından görüyoruz. Ayrıca duran varlıklarda üç aylık süre zarfında meydana gelen yaklaşık 2 milyarlık artış dikkat çekti. Bu durum şirketin yatırımlarına devam ettiğinin bir göstergesi ama baktığımızda şirketin net borcunda ciddi anlamda artış yaşandığı gözüküyor. 2021 yılının 2.çeyreğinde borcu 170 milyonken bu tutar 2021 yılının 3.çeyreğinde 665 milyonluk artışla 836 milyona yükselmiş durumda. Bu borcun üç aylık bir süre zarfında yaşanmış olması dikkat çekiyor. Çiftçi gübreyi kullanamıyor Diğer yandan gübre fiyatları, ülkenin tarımsal üretimini tehdit eder boyuta geldi. 15 aylık süreçte gübre fiyatları yüzde 300 seviyesinde zamlanırken bu durum çiftçinin gübre kullanımını da olumsuz etkiliyor. Çiftçi tarımsal üretimde gübreyi kullanamayacak duruma gelirken, artan fiyatlardan dolayı gübre firmalarının da büyük karlar açıklaması yaşanan çelişkiyi de gözler önüne seriyor.    
tzd zam gelecek gıda ürünlerini açıkladı
Temel gıda maddeleri zam dalgasında başı çekecek Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkan Hüseyin Demirtaş: "Çiftçinin toplam borcu 210 milyar TL’ye ulaştı. Halen 100 binin üzerinde çiftçi, bankalara olan borcu nedeniyle haciz işlemi ya da tehdidi altında bulunmakta. 2021’de mazota gelen zam, çiftçinin bütçesinden 6 milyar TL’den fazlasını götürdü." TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, ekim ayında tavuk eti fiyatının yüzde 64, ayçiçeği yağının yüzde 60.8, margarinin yüzde 53.8, mercimeğin yüzde 41.8, süt ve yoğurdun yüzde 35, nohudun yüzde 34.4, ekmeğin yüzde 26.4 zamlandığını vurgulayarak “Bu tablo, önümüzdeki dönemde de gıda ve tarım ürünlerinin bu oranda zamlanacağını göstermekte” dedi. Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın haberine göre, ithal ürünle rekabet edemeyen üreticilerin üretimden çekilmesinin hızlandığını, tarımsal nüfusun yüzde 7’ye kadar düştüğüne dikkat çeken Demirtaş, çiftçinin sorunları ve gıda fiyatlarındaki fahiş zamları değerlendirdi: - Özellikle gıda enflasyonunda ciddi bir artış söz konusu. Siz önümüzdeki günlerde hangi ürünlerde zam dalgası bekliyorsunuz? Ülkemizde genel enflasyonun itici gücü “gıda enflasyonu”dur. Enflasyonun geleceğini tahmin etmek için en sağlam yöntem ise ÜFE oranına (Üretici Fiyatları Endeksi) bakmaktır. Çünkü fiyatlar üretim bazında artıyorsa, bu artış kısa bir süre sonra tüketicilere de yansıyacaktır. TÜİK’in açıklamasına göre ekim ayında TÜFE yüzde 2.39, Yİ-ÜFE yüzde 5.24 oranında artmış; yurtiçi ÜFE, Aralık 2020’ye göre yüzde 37.34, geçen yılın ekim ayına kıyasla yüzde 46.31 artış göstermiştir. Ekim ayı sonu itibarıyla ÜFE’deki 12 aylık ortalama artış yüzde 36.2 olmuştur. Aynı dönemde tavuk eti yüzde 64, dana eti yüzde 23, ayçiçeği yağı yüzde 60.8, margarin yüzde 53.8, yumurta yüzde 49.3, mercimek yüzde 41.8, zeytinyağı yüzde 39.4, süt ve yoğurt yüzde 35, nohut yüzde 34.4, ekmek yüzde 26.4 oranında artmıştır. Bu tablo, önümüzdeki dönemde de gıda ve tarım ürünlerinin aşağı yukarı bu oranda bir artış olacağını göstermekte. Bu yıl özellikle hububat, bakliyat ve yağlık bitkiler alanında kuraklığa bağlı rekolte düşüşlerinin yanı sıra hayvancılık ve süt üretiminde yaşanan sorunlar göz önüne alındığında et, süt, ekmek, makarna, bitkisel yağ gibi temel gıda maddelerinin zam dalgasında başı çekeceklerini söyleyebiliriz. Gübre fiyatları yüzde 150 arttı - Son yıllarda tarımın temel girdisi olan gübre, mazot gibi ürünlere fahiş zamlar geldi. Çiftçinin yükü ne kadar arttı? TÜİK rakamlarına göre 2021’de en fazla artış yüzde 41.78 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda görüldü. 2020-2021 yılları arasında amonyum sülfat gübresinde yüzde 125, amonyum nitratta yüzde 90, ÜRE ve DAP’de yüzde 119.60, 20.20.0 gübresinde yüzde 141 oldu. Bu rakamlar, son dönemde gelen yeni zamlarla oran olarak daha da artmış, örneğin ÜRE gübresinde yüzde 160’a çıkmıştır. Piyasada 4 bin 800 TL olan ÜRE gübresi zamlı tarifeyle birlikte 5 bin 300 ila 5 bin 500 TL’den satılmıştır. DAP gübre fiyatı da tonda ortalama 150 TL artış göstermiştir; genelde ise oran gübrede artış oranı yüzde 150’ye ulaşmıştır. Bunun yanı sıra özellikle ÜRE gübresine ulaşmakta sıkıntı yaşanmıştır. Gübre fiyatlarındaki bu artış karşısında buğday ve bazı hububat ürünleri için verilen gübre desteğinin 2021 yılı için dekar başına 16 TL’den 20 TL’ye çıkarılması, 2022 yılı için bu rakamın 32 TL olarak belirlenmesi fazla bir anlam taşımamaktadır. Çünkü bu arada bir dekar buğday için kuru tarımda gübre maliyeti 500 TL’ye, sulu tarımda ise 800 TL’ye çıktı. Mazot fiyatı ise aynı dönemde yüzde 23.5 zamlanarak 6.60’tan 8.16 TL’ye çıktı. Yeni zamlar tüketiciye doğrudan yansıtılacaktır. Bu artışlar çiftçinin kullandığı elektrik, su, ilaç gibi girdiler açısından da geçerlidir. Bu zaman diliminde çiftçinin gelirinin artmak yerine azaldığı düşünüldüğünde girdi fiyatlarındaki artışın, çiftçinin yükünü ne kadar artırdığı görülebilir. Çiftçinin 6 milyar lirası uçtu - İktidarın tarım sektöründeki desteklerini yeterli buluyor musunuz? Desteklemede asıl sorun, Tarım Yasası’nın öngördüğü asgari miktar olan GSMH’nin yüzde biri oranında desteğin bu kanunun çıktığı 2006 yılından bu yana verilmemiş olmasıdır. Örneğin, 2021 yılı bütçesinden ayrılması gereken miktar Tarım Yasası uyarınca 43 milyar TL civarında olması gerekirdi. Ancak böyle olmamış; tarım destekleri, 2020’de olduğu gibi 2021’de de 22 milyar lira olarak belirlenmiştir. 2022 yılı merkezi yönetim bütçesinde ise tarımsal destekleme ödemeleri için 25 milyar 834 milyon lira ayrılmıştır. Bu rakam, yasaya göre verilmesi zorunlu asgari miktarın yarısından daha azdır. 2020’den bu yana tarımsal desteklemelerde 3 milyar lira artış olmuş, ancak salt 2021 yılında mazota gelen zam, çiftçinin bütçesinden 6 milyar TL’den fazlasını götürmüştür. Genel bütçeyi artırmadan destekleme içinde kaynakları bir üründen diğerine ya da bir girdiden diğerine aktararak sorunu çözmek mümkün değildir. 100 bin çiftçiye haciz tehdidi - Çiftçinin borçluluk seviyesi ne durumda? 2021 yılı itibarıyla çiftçilerin bankalara olan toplam borcu 150 milyar TL civarındadır. Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği’ne olan borcu da 10 milyar lirayı aşmıştır. Bankalara ve Tarım Kredi’ye olan borcun yanı sıra çiftçilerin girdi temini nedeniyle piyasaya olan borçları da 50 milyar TL olarak tahmin edilmektedir. Sonuçta çiftçinin toplam borcu 210 milyar TL’ye ulaştı. - İcralık olan çiftçi sayısı belli mi? Covid-19 krizi nedeniyle planlanan ekonomik destek programlarında çiftçiye hiçbir destek verilmediği gibi, genel borç yapılandırmasından da tarımsal üreticiler birey bazında yararlandırılmamıştır. Dahası, 2020’den itibaren bu borçlardan dolayı haciz işlemleri hızlandırılmıştır. Halen 100 binin üzerinde çiftçi, bankalara olan borcu nedeniyle haciz işlemi ya da tehdidi altında bulunmaktadır. Bu konuda kesin bir rakam verilememektedir. Bu duruma bir çare bulunmazsa sorunun, gelecek yıl üretim üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek boyutlar alacağı açıktır. - Çiftçinin tekrar tarıma dönmesi için hangi adımlar atılmalı? En başta Tarım Yasası’nın öngördüğü miktarda destek verilmesi, borç sorununa acil bir çözüm bulunması şart. Küçük üreticilerin ellerindeki kaynağı verimli bir şekilde kullanabilmelerini sağlayacak üretim kooperatiflerinin geliştirilmesi, kooperatiflerin tarımsal sanayi ve pazarlama alanına girmelerinin teşvik edilmesi ve en önemlisi tarımsal üretimin canlandırılmasını sağlayacak genel bir üretim planı hazırlanması gerekmektedir. Rekolte kaybı büyük - Bu yıl özellikle kuraklık nedeniyle ciddi bir rekolte kaybı sözkonusu olmuştu. Hangi ürünlerde ciddi kayıp söz konusu? TÜİK verilerine göre 2021’de tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde bir önceki yıla göre yüzde 4.7 azalma görüldü. Tahıl ürünleri üretim miktarlarının bir önceki yıla göre yüzde 5.5 azalarak yaklaşık 35.1 milyon ton olacağı; aynı dönemde buğday üretiminin yüzde 7.3 azalarak 19 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 6 azalarak 7.8 milyon ton, nohut yüzde 12.7 azalarak 550 bin ton olacağı belirlenmiştir. Ancak alandan aldığımız bilgiler rekoltelerdeki düşüşün bu rakamların çok üzerinde olduğu yönündedir. Örneğin buğdaydaki rekolte 17 milyon ton, arpa rekoltesi ise 6 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Baklagillerde de gerçek düşme oranı resmi rakamların çok daha üzerindedir.    
çiftçi gübrede 1960’lı yılları arıyor
Gübre fiyatlarının yükselişi durdurulamazken, yaşanan sorunlar 1960'lı yıllarda uygulanan politikaları akıllara getirdi. 1960'lı yıllarda gübrenin fabrika çıkış fiyatı ile çiftçiye satış fiyatı tamamen hükümet tarafından belirleniyordu. Türkiye’de tarımın en önemli girdilerinden biri gübredir. Günümüzde Türkiye’de toplam tarımsal girdiler içerisinde gübrenin %15–20’lik bir payı bulunuyor. Usulüne uygun olarak yapılan gübrelemenin bitkisel üretimdeki artışa etkisi ise yüzde 50-75 arasında olup bazı ürünlerde bu etki yüzde 100’e kadar çıkabilmekte. Bu nedenle gübre sektörü tarımsal üretim, gıda maddeleri fiyatları ve ülke ekonomisi üzerinde önemli bir etkiye sahip. (Gezgin, 2015) Sektöre yönelik belirlenen politikalar ve uygulamalar önem arz ediyor. Peki gübrede geçmişten günümüze hangi politikalar uygulandı? Gübrenin fiyatı hükümet tarafından belirleniyordu Türkiye’de gübre tüketimi ve yerli imalatın desteklenmesi diğer bir ifadeyle Türkiye’de tüketilen her çeşit kimyasal gübrenin hem yerli üretimi hem de tüketimini teşvik eden politikalar 1961 yılında başlamıştır. 1961 yılından itibaren gübrenin fabrika çıkış fiyatı ve çiftçilerin ödeyeceği fiyatlar, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nın tavsiyesiyle, hükümet tarafından tespit edilen kararnamelerle ilan edilmiştir. 1973 yılından itibaren gübre tedarik ve dağıtımında iki kamu kuruluşu olan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (TŞFAŞ)’ne görev verilmiştir. Gübrede 1970’li yılların başından bu güne kadar devam eden destekleme uygulaması, gübre tüketiminin hızla artışını sağlamış, önemli ölçüde amacına ulaşmıştır. Çünkü bu desteğin de katkısı ile çiftçi, verimliliğin artışında gübrelerin ne denli önemli olduğunu gözlemleriyle kavramıştır (Kaplan, 2000). 1974 yılında verimlilik artışında önemli payı olan gübre sübvansiyonu başlamıştır. 1974 yılına kadar sabit fiyat uygulaması sürdürülmüş fakat 1974 yılında son verilmesi kararlaştırılmıştır. Ancak, yaşanan petrol krizinin neden olduğu hammadde maliyeti, fiyatları hızla artırmıştır. Verimlilik artışı ve üretimin devamlılığı politikaları ile gübre fiyatları kriz sonrası düşürülmüş ve 1979 yılına kadar sabit tutulmuştur. Talebin yurt içi üretim ile karşılanamaması yüksek fiyatlı gübrenin ithal edilmesine neden olmuş ve fiyat farkı da devlet tarafından sübvanse edilmiştir. Bazı yıllarda ithalatın yüksekliği sübvansiyon miktarını da artırmıştır (Yeni, 2003). 1986 yılında “gübre tedarik, dağıtım, fiyat ve sübvansiyon” sistemi tamamen değiştirilmiştir. Buna göre, ilk kez somut olarak gübrede devlet desteğinden söz edilmiş ve “Türkiye’de bitkisel üretim yapan gerçek ve tüzel kişilere, özellikle bitkisel üretim amacıyla daha ucuz fiyatla gübre sağlanması ve destekleme ödemesi yapılması belirtilerek”, gübre desteklemesi açık bir şekilde ifade edilmiştir. Buna ilave olarak, gübre tedarik ve dağıtım konusunda TZDK ve TŞFAŞ’dan başka, Türkiye’de gübre fabrikaları ve bunların pazarlama şirketleri, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği ile Tarım Satış Kooperatiflerinde görev almaları sağlanarak, sistem “liberalize” edilmiştir (Özdemir, 2011). Ülkemizde 1986’ya kadar gerek üretimde gerekse de tedarik ve dağıtımda kamunun egemen olduğu gübre sektörü, fiyat, dış alım ve dışsatımı serbestleştirilmiş ve özel sektör teşvik edilmiştir. TZDK, gübre pazarlamasında 1986’ya kadar bir kamu tekeli konumundaydı. Sektörün serbestleştirilmesiyle 1998 yılından itibaren aşama aşama özelleştirilmiştir. Yine sektörde kamuya ait iki önemli üretim birimi olan Türkiye Gübre Sanayi A.Ş ve İstanbul Gübre Sanayi A.Ş. özelleştirilmiştir. Özelleştirme çalışmaları 2005 yılında tamamlanmıştır. Bunun sonucunda hepsi özel sektöre devredilmiş, kamunun üretici olarak varlığı sona ermiştir. 1994 yılına kadar, gübre desteklemesi, tüketilen gübre miktarının kilogramı başına belirli bir TL ödemesi şeklinde yapılmıştır ve kilogram başına yapılan ödemeler de zaman zaman yeniden düzenlenmiştir (Olhan, 2000). 1994 yılında gübre fiyatlarının belirli oranlarda karşılanması uygulamasına geçilmiş, ancak bu destekleme de uygulamada yaşanan zorluklar nedeniyle 1997 yılında iptal edilmiştir. 1997 yılından gübre desteğinin bittiği 2001 yılına kadar üreticiye sübvansiyonlu fiyatlardan gübre dağıtılmış, gübre desteklemeleri gübre üreten kuruluşlara ödenmiştir. (Gaytancıoğlu, 2009). 2001/2960 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Eylül 2001 tarihine gübre desteklemesine son verilmiştir. Bu tarihten 2005’e kadar olan 4 yıl boyunca gübreye devlet desteği verilmemiştir. 7 Eylül 2005 tarih ve 25929 sayılı Resmi Gazete’de “Çiftçilere Kimyevi Gübre Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Karar”ın yayınlanması ile yeniden gübreye destek verilmeye başlanmış ve desteklemeye konu olan tarım arazileri büyüklüğünün 500 dekarı geçemeyeceği de belirtilmiştir. 2005 yılında verilen gübre desteği 2006 yılında verilmemiş, 2007 yılında ise tekrar verilmeye başlamıştır. 2009 yılı gübre desteği için 50 dekar üzerinde ekiliş alanına sahip üreticilere toprak analizi yaptırma koşulu getirilmiştir. Diğer yıllarda alan bazlı tarımsal destekler adı altında gübre desteklemesine devam edilmiştir. 2017 yılında ise mazot ve gübre destekleme ödemesi tek kalemde ödenmiştir. 2017 üretim sezonu için 2018 yılında ise mazot ve gübre destekleri ayrı kalemlerde ödenmiştir. Böylece, 2017 ve 2018 yıllarında üretimde mazot maliyetinin %50’si karşılanmıştır. Gübrede %18 olan KDV 10 Şubat 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan düzenleme ile kaldırılmıştır. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren Gübre Takip Sistemi(GTS) devreye girmiştir. * KAYNAK: Gübre Sektör Politika Belgesi 2018-2022 / TAGEM Kaynak: TARIMDANHABER  

Sayfalar