koronavirüs

salgın yeni zenginler yaratıyor
Koronavirüs ile mücadele 900 TL Covid-19 ile mücadele kapsamında zatürre ve grip aşısı olmak isteyen bir kişi en az 416 TL ödüyor. PCR testi ve diğer sağlık giderleri de eklendiğinde harcamalar 900 liraya kadar çıkıyor. Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte uzmanlar, siyasiler ve sağlık örgütlerinin yaptığı tüm aşı çağrılarına rağmen yurttaşlar kaderlerine terk edilmiş durumda. BirGün’den Meral Danyıldız’ın haberine göre, zatürre ve grip aşısı olmak için sağlık merkezlerinden umudunu kesip eczanelerde sıraya giren yurttaşlar, eğer bulabilirse bir zatürre aşısına 344 lira ödüyor. Özellikle 65 yaş üstü ve kronik hastalar için öneriliyor. Ayrıca söz konusu aşıları olmak bir nevi ‘şans’ işi. Yurttaşlar, grip aşısı ve zatürre aşısı için Ağustos ayından itibaren eczanelere isim yazdırmaya başladı bile. Söz konusu işleyişle birlikte, ismini yazdıran kişi eğer sıra bir şekilde kendisine gelirse gidip ücretli bir şekilde aşısını olabiliyor. Ancak Aile Sağlığı Merkezlerinde bu durum aşı eksikliğinden dolayı daha da güç. Bunun farkında olan vatandaşlar işini ‘sağlama’ almak için eczane listelerinde ilk sıralara girme yarışında. Zatürre aşısı 344 TL Hükümet tarafından desteklenmeyen, aşı ve testler konusunda yalnız bırakılan bir asgari ücretli, Covid-19 ile mücadelede zatürre aşısı olmak isterse 344 lira para ödemek zorunda. Ortalama bir lira olan, uzmanlarca iki üç saatte bir değiştirilmesi gereken maskeden her gün en az iki kere kullanmak ise ayda 30-60 liraya tekabül ediyor. Yine bilim insanlarının çağrılarına kulak verip grip aşısı olmak isteyen bir kişi, eğer kendisine sıra gelirse geçen seneki fiyatıyla 72 TL ödüyor. Bunun yanı sıra koronavirüs testi yaptırmak da oldukça güç. Ülke genelinde ‘Günde 100 bin test kimlere yapılıyor? Ben yaptıramıyorum’ sorusu hâkimken, iktidara yakın milletvekillerinin düzenli test yaptırdığına dair tweetleri sorunun cevabını açığa çıkarıyor. PCR testi için özel hastaneye Aynı kişi koronavirüs testi yaptırmak isterse, devlet hastanelerinde kolaylıkla test yaptıramadığı için özel hastanelere mecbur bırakılıyor. Özel hastanelerde yapılan PCR testi minimum 250 liradan başlıyor. Buna tomografi ve muayene ücretleri de eklenince fiyat 500’e kadar çıkabiliyor. Devletin sağlaması gereken ücretsiz sağlık hizmetlerinden faydalanamayan bir kişi tüm bunlar için ortalama 900 TL para ödemek zorunda. Pandemi ile mücadele ateş pahası Zatürre aşısı: 344 TL Grip aşısı (2019): 72 TL Özel hastanede PCR testi: 250-500 TL Maske (aylık): 30-60 TL Dezenfektan (aylık): 25-50 TL Siperlik: 10 TL  
sağlık bakanlığı salgında kontrolü kaybetti mi
Sağlık Bakanlığı, koronavirüs vakalarının bölgelere ve yaş gruplarına göre dağılımı bilgilerinin yer aldığı günlük ve haftalık raporlarını yayımlamayı durdurdu Sağlık Bakanlığı, 29 Haziran’dan itibaren Covid-19 için günlük ve haftalık durum raporları yayınlamaya başlamıştı. Sağlık Bakanlığı resmi internet sitesinde, koronavirüs vakaları ile ilgili günlük ve haftalık raporlar yayımlamayı durdurdu. Bakanlığın günlük raporlarında, yeni test sayısı, yeni vaka sayısı, hastaneye yatırılan yeni hasta sayısı gibi bilgilerin yanı sıra, vakaların bölge, yaş ve cinsiyete göre dağılımı bilgileri yer alıyordu. Haftalık raporlarda ise Türkiye’nin Epidemiyolojik Durumu ile ilgili bilgiler veren veriler paylaşılıyordu. Ancak bir süredir bu çalışmanın durdurulduğu görüldü. 5 gündür günlük durum raporlarını yayımlamayan Bakanlık, son olarak 24 Ağustos tarihinde 17-23 Ağustos haftasının durum raporunu yayımladı.    
kısa çalışma ödeneği uzatıldı
Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) uygulamasının 2 ay daha uzatılmasını öngören Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Uygulamada daha önce uzatılan süre 31 Ağustos'ta sona eriyordu. “Yeni Koronavirüs (Kovid-19) Nedeniyle Dışsal Etkilerden Kaynaklanan Dönemsel Durumlar Kapsamındaki Zorlayıcı Sebep Gerekçesiyle Kısa Çalışma Uygulanan İşyerleri İçin Kısa Çalışma Ödeneğinin Süresinin Uzatılması Hakkındaki Cumhurbaşkanı Kararı”, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Kararla, “Sosyal Koruma Kalkanı” kapsamında 26 Mart 2020'de başlatılan KÇÖ uygulaması, mevcut faydalananlar için iki ay daha uzatıldı. Böylece, başladıkları tarih esas alınarak işverenlerin büyük bir bölümü KÇÖ’den 31 Ekim'e kadar yararlanmaya devam edecek.  
Rusya Sağlık Bakanlığı, ülkenin geliştirdiği hafta başında tescil edilen ‘Sputnik V’ adlı Covid-19 aşısının üretimine başlandığını ve önümüzdeki günlerde vurulmaya başlanacağını duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada "N.F. Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Ulusal Araştırma Merkezi tarafından yeni tip koronavirüs enfeksiyonuna karşı geliştirilen aşının ilk partisi üretildi" denildi. Rusya Sağlık Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada ilaçla ilgili tüm testlerin başarıyla gerçekleştirildiğini duyurmuştu. İlacın üretiminden sonra ilk etapta doktorlar üzerinde kullanılacağı ardından ise Rus halkı üzerinde kullanılacağı belirtildi. Putin duyurmuştu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 11 Ağustos'ta koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıklamıştı. Rusya böylece, koronavirüs aşısını tescilleyen ilk ülke olmuştu. Rusya Sağlık Bakanlığı, Sputnik V aşısının gerekli tüm testlerden geçtiğini ve virüse karşı bağışıklık geliştirdiğini belirtmişti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıkladı. Putin’in açıklamasına göre, Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşısını tescil etti. Rusya böylece koronavirüs aşısını tescil eden ilk ülke oldu. Hükümet yetkilileriyle bir toplantıda Putin, “Bildiğim kadarıyla, bu sabah dünyada bir ilk olarak yeni tip koronavirüse karşı geliştirilen aşı tescillendi” dedi. Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko’dan kendisini aşı ile ilgili bilgilendirmesini isteyen Putin, “Yine de aşının oldukça etkili olduğunu, kararlı bir bağışıklık oluşturduğunu biliyorum. Tekrarlıyorum: Aşı gerekli tüm denemelerden geçti” dedi. Koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşı üzerinde çalışanlara teşekkür eden Putin, bunun dünya için çok önemli bir adım olduğunu vurguladı. ‘Kızıma aşı yapıldı’ Aşının alıcı antikor ve hücresel bağışıklık oluşturduğunu belirten Putin, “Bunu çok iyi biliyorum, zira kızlarımdan biri aşıyı yaptırdı. Bir anlamda kızım da aşı deneyinde yer aldı diyebiliriz” dedi. Putin, aşılamadan sonra kızının ateşinin 38 dereceye çıktığını, ertesi gün ateşinin 37 derecenin biraz üstünde olduğunu ifade etti. Putin, “İkinci iğneden, aşılamadan sonra ateşi yine biraz yükseldi, daha sonra her şey ortadan kayboldu. Kendisini iyi hissediyor ve titreleri (antikor) yüksek düzeyde” dedi. ‘En kısa zamanda seri üretime başlamamızı umuyorum’ “En kısa zamanda aşının seri üretimine başlamamızı umuyorum. Bu önemli” diyen Putin, isteyen herkese aşı yapılabilmesi için bunun gerekli olduğunu kaydetti. Putin, aşı yaptırmanın kesinlikle gönüllülük çerçevesinde olması gerektiğini de vurguladı. Kaynak: Sputniknews
salgında zengin daha zengin yoksul daha yoksul oldu
Koronavirüs döneminde 32 bin 232 kişi daha milyoner oldu Türkiye’de dört aylık pandemi döneminde milyonerlerin serveti 210 milyar 874 milyon TL arttı, toplam milyoner sayısı ise 268 bin 602 kişiye dayandı. Korona günlerinde dar gelirlinin ayakta kalması daha da zor hale gelirken, hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat olan milyonerler ise son bir yılda servetlerini 453 milyar 17 milyon TL yükselterek 1 trilyon 667 milyar liraya çıkardı. Milyoner sayısı ise son bir yılda yüzde 33 artışla 268 bin 602 kişiye çıktı. Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın haberine göre, Türkiye'de koronavirüs salgınının yaşandığı dört aylık dönemde bile milyoner sayısı zirve yaptı. Şubat 2020'de hesabında 1 milyon TL ve üzeri para olanların sayısı 236 bin 370 iken koronavirüsle geçen mart ve nisan, mayıs ve haziran aylarında 32 bin 232 kişi arttı. Dört aylık sürede milyonerler servetlerine 210 milyar 874 milyon TL kattı. Açlık sınırı her yıl artıyor Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi'ne (BİSAM) göre, 2003 Haziran'da 4 kişilik bir aile, günlük minimum 14.9 liraya sağlıklı beslenebilirken, 2020 Haziran ayında ancak 78.89 liraya sağlıklı beslenebilmekte. Buna göre 17 yıl zaman zarfında açlık sınırı 5.3 kat arttı. Haziran ayında açlık sınırının 2 bin 367 lira, yoksulluk sınırının ise 8 bin 186 liraya çıktığı Türkiye'de yaklaşık 10 milyon çalışan aylık 2 bin 324 TL asgari ücretle geçimini sağlamak zorunda. Son verilere göre Haziran’da 2.3 milyon işçi kısa çalışma ödeneği aldı. Nisan-haziran döneminde 1 milyon 705 bin 147 işçi de ücretsiz izne çıkarıldı. Bu işçiler ayda 1168 liraya geçinmeye çalışıyor. Türkiye'deki toplam 16 milyon 831 bin 210 kişi ise, aldığı sosyal yardımlarla ayakta durabiliyor. Buna karşın ülkenin milyoner sayısı da servetleri de hızla artıyor. Sayı 268 bin 602'ye çıktı Hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan mudi sayısı, 2020 Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 67 bin 435 kişilik artışla 268 bin 602 kişiye yükseldi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, yurt içinde ve yurtdışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı 2020 Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33 arttı. Söz konusu milyonerlerin toplam mevduatı son bir yılda 453 milyar TL yükselerek 1 trilyon 667 milyar liraya çıktı. Milyoner başına düşen ortalama mevduat tutarı, 2020 Haziran döneminde 6 milyon 207 bin lira seviyesinde gerçekleşti. Ağırlık dövizde Yurt içinde yerleşik milyonerlerin sayısı 2020 Haziran'da bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 61 bin 164 kişilik artışla 241 bin 12 kişiye fırladı. Aynı dönemde yurt içinde yerleşik milyonerlerin toplam mevduatları da 1 trilyon 120 milyar liradan 1 trilyon 567 milyar liraya çıktı. 2020 Haziran ayı itibarıyla yurt içinde yerleşik milyonerlerin mevduatlarının 708 milyar 925 milyon lirası yerel para cinsi, 817 milyar 224 milyon lirası döviz tevdiat hesabı, 34 milyar 842 milyon lirası da kıymetli maden depo hesaplarından oluştu. BDDK verilerine göre, yurtdışında yerleşik mudi sayısı 2020 Haziran sonu 27 bin 590'a yükseldi. Yurt dışındaki milyonerlerin sayısı 2019 Haziran sonuna göre 6 bin 271 kişi artarken, bu kişilerin hesaplarındaki para 11 milyar 911 milyon TL artışla 106 milyar 432 milyon liraya yükseldi. Yurtdışında yerleşik mudilerin bankalardaki mevduatlarının 17 milyar 229 milyon lirası yerel para, 88 milyar 283 milyon lirası yabancı para ve 921 milyon lirası da kıymetli maden depo hesaplarından oluştu.  
Velinin masrafı bitmiyor kitap, defter, maske, şimdi de ateş ölçer
Koronavirüs salgınında yurttaşa maske dağıtamayan ve maddi yükünü de yurttaşın sırtına yükleyen iktidar, şimdi de velilerin sırtına ‘ateş ölçer’ giderini yükleyecek. Koronavirüs salgını nedeniyle yurttaşların tedbir için takmak durumunda olduğu maskeleri dağıtamayan ve ardından maske takılmamasını yasaklayarak tüm maddi yükü yurttaşın sırtına yükleyen iktidar, bu kez de velinin sırtına yeni bir gider kalemi yükledi. Eğitim Kurumlarında Enfeksiyonu Önleme Kılavuzu’na göre okulların açılması durumunda veliler, öğrencilerin ateşini evde ölçtükten sonra okula gönderecek. Bu durumda her veli, eve bir ateş ölçer almak zorunda kalacak. Veli ateş ölçüp bildirecek Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında imzalanan "Eğitim Kurumlarında Hijyen Şartlarının Geliştirilmesi ve Enfeksiyonu Önleme Kontrol Kılavuzu"nun uygulanmasına ilişkin tanıtım programı dün Çankaya İlkokulunda düzenlendi. Kılavuza göre, okulda öğrencilerin değil, sadece ziyaretçi ve personelin ateşi ölçülecek. Okula girişte de öğrencilerin tek tek ateşi ölçülmeyecek. Veliler her sabah evde ateş ölçüp okula bildirecek. Okullarda da sosyal mesafe için gün boyu anons yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Elif Kırbaş, velilerin, öğrencinin ateşini daha evden çıkmadan ölçmesi gerektiği konusunda uyarılacaklarını kaydederek, "Ateşi yüksek olan öğrenciler okula gelmeyecek ve bu durum okul yönetimine bildirilecek" diye konuştu. Velilerin, öğrencilerin ateşlerini evde ölçmesi için ise ateş ölçer kullanması gerekecek. Piyasada bulunan ateş ölçerler, hali hazırda 20 TL’den başlıyor, 2 bin TL ve üzerine kadar çıkabiliyor. En çok kullanılan ve uzaktan alın bölgesine tutularak ateş ölçen aletler ise yaklaşık 100 lira civarından başlıyor. Ancak şu andaki fiyatların okulların açılması yaklaştıkça velilerin talepleri ile birlikte artabileceği düşünülüyor. Kaynak: BirGün  
Dardanel’de köle kampı
Sermaye için mevzubahis kârsa gerisi teferruat: Fabrikada karantina! Koronavirüs vakaları görülen Dardanel fabrikasında, ‘üretimin aksamaması için’ kapalı devre çalışma sistemine geçildi. Buna göre işçiler mesai saatlerinde üretime devam edecek, mesaileri bitince fabrika sahasında ve kendileri için hazırlanan yurtlarda kalacak. Dardanel Önentaş Gıda’nın Çanakkale’de bulunan fabrikasında koronavirüs vakaları çıktı. Binden fazla kişinin çalıştığı fabrikada 40’a yakın pozitif vaka olduğu iddia edildi. Fabrika yönetimi ise “üretim faaliyetlerinde aksama yaşanmaması için” kapalı devre çalışma sistemine geçildiğini, tüm çalışanların 14 gün fabrika sahasında ve konaklama alanlarında gözetimli karantinaya alındığını duyurdu. İşçiler çalışmaya devam edecek Şirket tarafından dün KAP’a yapılan açıklamada, “Bugünden geçerli olmak üzere 14 gün süreyle çalışanlarımızın mesai saatleri dışında da tarafımızca gözetim altında tutulduğu kapalı devre çalışma sistemi tedbir olarak uygulanacaktır” dendi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Şirketimizin Çanakkale’deki fabrikasında Covid-19 salgınına karşı çalışanlarımızın sağlığını korumaya yönelik alınan tedbirler sıkı şekilde uygulanmaktadır. Bu sayede üretim faaliyetlerimizde herhangi bir aksama yaşanmamıştır. Bundan sonra da üretim faaliyetlerimizde bir aksama yaşanmaması için bugünden geçerli olmak üzere 14 gün süreyle çalışanlarımızın mesai saatleri dışında da tarafımızca gözetim altında tutulduğu kapalı devre çalışma sistemi tedbir olarak uygulanacaktır.” Evde karantinada olanlar bile çağrıldı Yönetim tarafından işçilere gönderilen yazıda ise bu kararın Çanakkale Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararı doğrultusunda alındığı ifade edildi. Yazıda, “Çanakkale fabrikamızda çalışan tüm personelimiz 14 gün gözetimli karantina altına alınmıştır. Yıllık izinde olan personelimizin izinleri iptal edilmiştir. Resmi sağlık raporu olmayan personelimizin de işbaşı yapması zorunludur. Covid temas etkisi ihtimaline karşı kişilere verilen ev izolasyonu da bu uygulama ile birlikte kaldırılmıştır ve gözetimli karantina kapsamına alınmışlardır. Bu doğrultuda 27 Temmuz-9 Ağustos arasında çalışanlarımızın sadece fabrika sahasında ve belirlenecek olan konaklama yerlerinde bulunmasına izin verilmiştir” dendi. Gelmeyenleri kolluk kuvvetleri getirecek Karara uymayan işçilere 3 bin 150 lira idari para cezası verileceği belirtilen yazıda, bu işçilerin kolluk kuvvetleri tarafından konaklama yerlerine gelmelerinin sağlanacağı vurgulandı. Yazıda, “14 günlük süre zarfında konaklama, yemek ve servis hizmetleri şirketimiz tarafından karşılanacaktır. 27 Temmuz Pazartesi mesai çıkış saati ile birlikte personelimizin konaklama yapılacak olan yurtlara sevkleri ve yerleşim işlerine başlanacaktır” ifadeleri kullanıldı. İl sağlık müdürü: ‘Tedbir amaçlı’ Çanakkale İl Sağlık Müdürü Ali Taşçı, Aynalı Pazar adlı yerel gazeteye yaptığı açıklamada, “Halkımız boşuna panik yaşamasın. Endişeleri gidermek amacıyla Dardanel tesislerinde kapalı sistem çalışma uygulamasına karar verildi. Bu sistemde işçiler hazırlanacak yurtlarda kalacaklar bir süre ve çalışmalarına devam edecekler. Yapacağımız kontroller sonrasında yine normal çalışma düzenine geçebilirler. Bu sistem sadece tedbir amaçlıdır” dedi. Müsiad’ın izole üsleri gibi Dardanel’in “kapalı devre çalışma sistemi”ne geçmesi, akıllara Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) “izole üretim üsleri”ni getirdi. MÜSİAD, geçen mayıs ayında yaptığı açıklamada, bin işçinin aileleriyle birlikte yaşayabileceği şekilde tasarlanan izole üretim üsleri kuracağını duyurmuştu. İlk üssün haziran ayında Tekirdağ’da, diğer üslerin ise ilerleyen zamanlarda İstanbul, Hatay ve Karadeniz’de açılacağı ifade edilmişti. Bu üslerin, salgın ya da afet durumunda kapılarını tamamen kapatacağı, böylece ne olursa olsun içeride üretimin kesintisiz sürdürülebileceği belirtilmişti. İşçileri ‘ölümüne’ çalıştıracaklar DİSK Gıda-İş Sendikası uygulamaya tepki gösterdi. Çanakkale Valiliği, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu ve Çanakkale Belediye Başkanlığı’na yazı yazan sendika, bu kararın keyfi ve hukuka aykırı olduğunu, işçilerin çalışmadan kaçınma hakkının tümüyle ortadan kaldırıldığını bildirdi. Valiliğe gönderilen yazıda bu durumla ilgili soruşturma açılması talep edilerek, işçilerin tümünün aileleriyle birlikte yaygın testten geçirilmesi, 14 gün boyunca evlerinde karantinaya alınması ve fabrikanın üretime ara vermesi gerektiği vurgulandı. DİSK Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan da gazetemize yaptığı açıklamada, bu kararın işçileri ölümüne çalıştırmak anlamına geldiğini vurguladı. Aslan, “Bu fabrikada vaka sayısı sürekli artarken şimdi evde karantinada olan işçileri bile fabrikaya getiriyorlar. Üretim devam etsin diye işçileri toplama kampı mantığıyla kölece, ölümüne çalıştırıyorlar. Üstelik bunun için devletin imkânlarını, kurumlarını kullanıyorlar. İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun işverenin talebi üzerine bu kararı aldığı çok açık. Bu kararın insan haklarıyla, hukukla bağdaşır yanı yok” dedi. Kaynak: BirGün  
Kübalı sağlıkçılar Nobel’e aday olsun
Pandemiye karşı 50’den fazla ülkenin imdadına yetişen Kübalı sağlıkçıların 2021’de yapılacak Nobel Barış Ödülü’ne aday olması için uluslararası bir kampanya başlatıldı. Dünyada koronavirüs salgınına karşı gösterdiği muazzam başarıyla uluslararası kamuoyunda adından sıkça söz ettiren Kübalı sağlıkçılar, Nobel Barış Ödülü için öne çıktı. Avrupa ve Güney Amerika’da piyasa koşullarına karşı insan sağlığını savunan yüzlerce sağlıkçı ve Küba destekçisinin sosyal medya aracılığıyla çağrıcı olduğu kampanyada, Küba’nın enternasyonalist sağlık ekibi Henry Reeve Tugayı’nın önümüzdeki yıl düzenlenecek Nobel Barış Ödülü’ne aday olması istendi. Resmi adıyla ‘Henry Reeve Afet ve Ciddi Epidemi Durumlarında Uzman Uluslararası Doktorlar Birliği’ olan kuruluş, Küba’nın dünyaya olağanüstü durumlarda tıbbi yardım taşıyan eli oldu. İsmini, İspanyol sömürgeciliğine karşı mücadelesiyle tanınan bir ABD vatandaşı olan Henry Reeve’den alan kuruluş, pek çok ülkede yaşanan afet ve salgınlar sonrasında dünya haklarının acılarını hafifletti. 2017 yılında Henry Reeve Sağlık Tugayı, sel, deprem, kasırga, salgın gibi felaketlerde 7 bin 254 sağlık çalışanı ile 21 ülkede, 3 buçuk milyonun üzerinde insana hizmet verdi ve 80 binin üzerinde hayat kurtardı. Pandemiye karşı mücadele BirGün'de yer alan habere göre Henry Reeve Sağlık Tugayı, Covid-19 salgınına karşı mart ayından bu yana ilaç ve tıbbi malzemelerini Andorra’dan Venezuela’ya birçok ülkeye yardım götürmek için seferber etti. İlk yardım ekiplerden biri, 21 Mart’ta salgının en ağır sonuçlara yol açtığı ülkelerden biri olan İtalya’nın Lombardiya bölgesine gönderildi. Avrupa’da Andorra, İtalya ve Granada; Arap Yarımadası’nda Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn ve Kuveyt; Asya’da Vietnam ve Timor, Afrika’da Güney Afrika Cumhuriyeti, Cape Verde, Gine Bissau; Karayiplerde Jamaika, Saint Vincent ve Grenadinler, Grenada, Surinam, Antigua ve Barbuda, Belize, St. Lucia, Dominika, St. Kitts Nevis, Venezuela, Nikaragua, Surinam, Honduras Kübalı doktor ve sağlıkçıların ulaştığı ülkeler arasında. 50’den fazla ülke Sağlık tugaylarının yanı sıra geliştirdiği ilaçlar da birçok ülkede Covid-19 tedavisinde kullanıldı ve Küba imkânları el verdiğince bu ilaçların tedariği için garanti verdiğini açıkladı. Küba, yardıma yetiştiği 50’den fazla ülkenin insanları tarafından takdir gördü. Henry Reeve Sağlık Tugayı, 2017 yılında dünyadaki doğal afet ve ciddi salgınlara karşı gösterdiği başarı ve uluslararası dayanışma için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından verilen Halk Sağlığı Ödülü’nü aldı. Tugay, bu ödülü Ebola salgına karşı Afrika’da mücadele eden 250’den fazla sağlık çalışanıyla kazandı.  
iktidar işçi sağlığı ve güvenliğini yasalaştırmak istemiyor
Pandemi bahane;  4,7 milyon özel sektör ve 4,5 milyon kamu emekçisi etkilenecek İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda yer alan, 9 milyon emekçiyi ilgilendiren maddenin yürürlük tarihi, geçen hafta çıkarılan yasayla dördüncü kez ertelendi. Hükümet, ertelemeye Covid-19’u ve olası hekim-uzman açığını gerekçe gösterdi. TTB’ye göre bu gerekçe, kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yasası’nda yer alan ‘kamu kurumları ve 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde işyeri hekimi, sağlık personeli ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma’ yükümlüğü, geçen hafta Meclis’ten geçen ‘mini istihdam paketi’ ile dördüncü kez ertelendi. Buna göre, 4,7 milyon özel sektör ve 4,5 milyon kamu emekçisi, 31 Aralık 2023’e kadar bu hizmetlerden yararlanamayacak. Ertelemeye gerekçe olarak, ‘Covid-19 pandemisi nedeniyle işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının sertifika sınavlarının ertelenmesi’ gösterildi. Bu nedenle düzenlemenin yürürlüğe girmesi durumunda işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı açığı yaşanabileceği öne sürüldü. Bu gerekçe doğru mu? Düzenleme yürürlüğe girseydi hekim ve uzman açığı yaşanır mıydı? Türk Tabipler Birliği’ne (TTB) göre bu soruların yanıtı çok net: Hayır! Hekimler, hükümetin erteleme için gösterdiği gerekçenin kesinlikle gerçeği yansıtmadığını belirtiyor. Yalnızca TTB 30 bin işyeri hekimi eğitti TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu’ndan yapılan yazılı açıklamada, bu gerekçenin neden ikna edici olmadığı şu sözlerle anlatılıyor: “2009 tarihi itibariyle sadece TTB’nin, önce kendi bilim kurullarıyla, daha sonra 19 üniversite ile birlikte eğiterek sertifika verdiği işyeri hekimi sayısı 30 binin üzerindeydi. Aynı şekilde TMMOB de on binlerce iş güvenliği mühendisini eğiterek sertifikalandırmıştı. 2009’dan bu yana da özel dershaneler işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlığı yetiştiriyor. Şu anda Bakanlığın İSGKATİP programına kayıtlı 30 binin üzerinde aktif işyeri hekimi, 70 binin üzerinde de aktif iş güvenliği uzmanı bulunuyor. Ayrıca İSGKATİP’e kayıtlı olmayan ve sertifika sahibi on binlerce işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı var.” Bu açıklamaya göre, bir işyeri hekiminin ortalama bin işçiye baktığı düşünülürse, sadece TTB 30 milyonun üzerinde işçiye hizmet götürecek kadar işyeri hekimini eğitmiş durumda. Dolayısıyla erteleme için işyeri hekimi ihtiyacını gerekçe göstermek hiç inandırıcı değil. Aynı durum, TMMOB tarafından eğitilen iş güvenliği mühendisleri için de geçerli. AKP’li Keşir, asıl gerekçeyi itiraf etti Peki, bu ertelemenin asıl gerekçesi ne? Açıklamada asıl gerekçenin, AKP Düzce Milletvekili Ayşe Keşir tarafından itiraf edildiğine dikkat çekiliyor. Keşir, Meclis görüşmelerinde komisyon adına yaptığı konuşmada şöyle diyor: “50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan 1 milyon 144 bin 499 işyeri bulunmakta ve 4 milyon 737 bin 881 çalışan istihdam edilmektedir. Bu işyerlerinde işveren ve işveren vekili, gerekli eğitimleri alarak iş güvenliği hizmetleri de kendileri üstlenebilmektedir. 16 saatlik bir eğitim söz konusu. Hâlihazırda eğitimini tamamlayan 85 bin 500 kişiden 53 bin 777’si sertifika almıştır. Öte yandan mayıs ayında yapılacak ama pandemi nedeniyle iptal edilen sınavdan 31 bin 103 kişi etkilenmiştir. 31 bin 103 kişinin gireceği sınav ertelendiği için kanunda bu maddeye ihtiyaç duyulmuştur.” Hekim ve uzman olmadan İSG hizmeti! Bu itirafa göre ertelemenin esas gerekçesi, işveren ve işveren vekillerinin hazırlığının tamamlanmamış olması. Dolayısıyla yeteri kadar işveren ve işveren vekili sertifikalandırıldığı zaman bu maddenin ertelenmesine gerek kalmayacak. TTB, bu duruma da tepkili. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olmadan İSG hizmeti verileceğine dikkat çeken hekimler, bunun kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Bir işyeri hekimi, 6 yıl tıp fakültesi, daha sonra 90 saat uzaktan, 90 saat yüz yüze ve 40 saat uygulamalı olmak üzere, toplamda 220 saat eğitim görerek işyeri hekimi sertifikası alıyor. Ama şimdi az tehlikeli işyerlerinde patron veya patron vekili, sadece 16 saatlik eğitim görerek -işe giriş raporu ve periyodik sağlık kontrolleri dışında- işyeri hekiminin tüm görevlerini yapabilecek. İşe giriş ve periyodik sağlık kontrollerini ise işyerini hiç görmeyen, işyerindeki sağlık ve güvenlik risklerinden hiç haberi olmayan kamu hekimleri ve aile hekimleri yapacak. TTB’nin ifadesiyle bu hekimler, “görmediği iğne deliğinden iplik geçirmeye çalışacak.” Aynı durum İSG uzmanları için de geçerli olacak. Patron ve vekili, 16 saatlik eğitimle, 220 saat eğitim görerek sertifika sahibi olan iş güvenliği uzmanının yaptığı bütün işleri az tehlikeli işyerlerinde yapabilecek. Bu şekilde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olmadan, 9 milyonu aşkın çalışanın işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri de gerçekleşmiş (!) olacak. TTB ve TMMOB’nin görüşü alınmadı TTB’nin dikkat çektiği bir diğer konu ise şu: bu ertelemenin yapılması için Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu, çeşitli illerin ticaret odaları, Türkiye Barolar Birliği gibi kurumlar başvuruda bulunmuş. Bunu yine AKP Düzce Milletvekili Keşir söylüyor. Öte yandan, TTB ve TMMOB gibi bu hizmetleri verenlerin asıl temsilcilerine kimse görüşünü sormuyor. Yine bu hizmete ihtiyaç duyan 9 milyon çalışanın temsilcilerine, başta DİSK, Türk-İş ve KESK olmak üzere emek örgütlerinin düşüncelerine de başvurulmuyor. TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu’ndan yapılan açıklamada, bu durumun ertelemenin ardında yatan asıl düşünceyi açığa çıkardığı belirtiliyor. Açıklamada, “AKP hükümeti, 9 milyon çalışanın sağlığını ve güvenliğini düşünmemektedir. Pandemi döneminde 9 milyon çalışanı, sağlık ve güvenlik hizmetlerinden yoksun bırakarak ateşe atmaktadır” deniyor. Kaynak: BirGün  

Sayfalar