Dün Özal’ın ölüm yıldönümüydü. Büyük bir siyaset adamıydı Özal. Bir Türkiye muhayyilesi vardı. Bunun için mücadele etti. Risklere girdi, en merkezdeki oligarşiyi de karşısına aldı. Nitekim Genelkurmay Başkanı istifa etmek zorunda kalmıştı. Merkez medya ile de kavga etti ve onları dönüştürdü. Türkiye dışına kaçmak zorunda kalan Cem Karaca gibi fenomenlere sahip çıktı. Türkiye onun zamanında yüzü gülen, çalışan, umut taşıyan ve özgür düşünme heyecanı yaşayan bir ülkeydi.
Özal, Türk siyasetinin sivil, liberal, muhafazakâr ve demokrat tonlarını üzerinde tutan bir şahsiyetti. Bundan dolayı da önemliydi. Türkiye’nin temel unsurlarını uzlaştırarak büyük hamlelerde bulunmuştu. 12 Eylül darbesinin tank gibi aydınların, siyasetçilerin ve medyanın üzerinden geçtiği bir dönemin arkasından toplumu yeni bir umut, heyecan ve kalkınma duygusu etrafında harekete geçirdi. Güler yüzü, tonton bedeni ve elindeki kalemiyle topluma hitap ediyordu.