Aziz Çelik

22 Tem 2020

Kemal Türkler mücadeleci, kararlı, işçiye güvenen, işçinin de kendisine güvendiği başka türlü bir sendikacıydı. Türkler ve arkadaşları, Türkiye sendikal hareketini yoktan var eden kuşaktı. Sendikal hareketin yıldızının parlamadığı günümüzde onların kıymeti daha iyi anlaşılıyor

Silin gözlerinizi
Aldandı yeniden
Beni vuranlar
Sürü şaşırır yolunu başı yitince
Sürü değilsiniz ki siz
İşçisiniz
Silin gözlerinizi görevdesiniz

Kitapları öldüremezler
Alanlarda bizi vuranlar
Tarihi geriye döndüremezler*

01 Tem 2019

31 Mart 2019 yerel seçimleriyle birçok belediyenin el değiştirmesi ve muhalefet partilerine geçmesinin ardından bir yandan belediyelerde geçmişte yaşanan istihdamda partizanlık ve sendikal kayırmacılık örnekleri gündemde gelirken, bir yandan da bazı yeni belediye yönetimlerinin yaptığı işçi çıkarmalar tartışmaları alevlendi. Belediyelerde sendika seçme özgürlüğü konusunu ve geçmişte yapılan sendikal kayırmacılık örneklerini 29 Nisan 2019’da BirGün’de yayımlanan “Belediyelerde sendika seçme özgürlüğü” başlıklı yazımda ele almıştım.

24 Haz 2019

Bilindiği gibi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Aralık 2018’den bu yana, altı aya yakın bir süredir aylık sosyal güvenlik verilerini açıklamıyor. SGK aylık sosyal güvenlik verileri, sigortalı sayısından sağlık istatistiklerine ve SGK’nin mali durumuna ilişkin pek çok detaylı bilgiyi içeriyor. SGK verileri Türkiye’de kayıtlı istihdama ilişkin en önemli ve net kaynak. Özellikle TÜİK verilerinin ortaya koyduğu büyük işsizlik artışı ve istihdamda yaşanan büyük gerileme SGK istatistiklerinden kayıtlı istihdam açısından daha net görülebilir. Sigortalı sayısında azalmayı aybeay izlemek mümkün. SGK’nin prim tahsilat durumunu da bu verilerden izleyebilmek mümkün.

03 Haz 2019

 

Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK), patronların çalışma hayatında yeni bir kölelik düzeni yaratacak önerilerini kabul etti. Bu öneriler yasalaşırsa çalışma hayatı işçiler için iyice güvencesiz ve esnek hale gelecek. İşçi sendikaları önerileri bertaraf etmek için zaman kaybetmeden harekete geçmeli.


İşçi haklarına yönelik kapsamlı bir budama girişimi gündemde. Bu girişim yasalaşırsa çalışma hayatı işçiler için iyice güvencesiz ve esnek hale gelecek.

İşveren örgütlerinin yıllardır tekrarlayıp durdukları esnekliği ve güvencesizliği artırmaya ve iş mevzuatında kalan son kırıntıları ortadan kaldırmaya dönük öneriler, Türkiye’nin en büyük işveren örgütü olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından güdeme getirildi ve 16 Mayıs 2019’da toplanan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Yönlendirme Komitesi toplantısında kabul edilerek hızla hazırlıklara başlandı. Çalışma hayatında yeni bir kölelik düzeni yaratacak öneriler kısaca şunlar:

27 May 2019

Geçen günlerde Türkiye sendikal hareketi açısından tarihi bir gelişme yaşandı. Metal işkolundaki iki büyük sendika olan Birleşik Metal-İş (DİSK) ile Türk Metal (Türk-İş) arasında tarihi bir anlaşma imzalandı.

Türkiye Metal İşkolunda Faaliyet Gösteren Sendikalar Arasında Diyalog ve İşbirliğine Dair Ortak Anlaşma adını taşıyan anlaşma metni, metal işkolunda uzun bir tarihe geçmişe dayalı sendikal uyuşmazlıklar ve rekabete son vermeyi, işverenlere ve hükümet baskılarına karşı ortak hareket etmeyi ve işçilerin sendikal tercihinin özgür biçimde oluşmasını öngörüyor.  Anlaşmanın en önemli ve yaşamsal düzenlemesi referandumun sendika seçme özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilmesi oldu.

07 May 2019

1 Mayıs 2019’da Türkiye çapında çok sayıda yürüyüş ve miting düzenlendi; coşkulu, kitlesel ve “olaysız” bir 1 Mayıs yaşandı. Ekonomik krizle birlikte yakıcı hale gelen geçim sıkıntısı, kıdem tazminatının fona devri, 3600 ek gösterge gibi emekçilerin ortak yakıcı sorunlarına rağmen sendikalar, 1 Mayıs 2019’da parçalı ve dağınık bir görünüm sergiledi. 1990’lardan 2012’ye kadar 1 Mayıs’ı ortak kutlayan farklı sendikal örgütler bir süredir yan yana gel(e)miyor.

18 Şub 2019

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM/AİHM) Emekli-Sen ile ilgili aldığı kararı daha önce iki ayrı yazıda değerlendirmiştim. Bu yazıda AİHM kararı sonrasında emeklilerin örgütlenmesinde izlenebilecek yollar hakkında görüşlerimi yazacağım.

AİHM, Emekli-Sen ile ilgili kararında sendikanın kapatılmasında hak ihlali olmadığını, sendika adı ve mevzuatı yerine dernek adı ve mevzuatının kullanılarak emeklilerin örgütlenme haklarını kullanabileceklerini söylemiş olsa da emeklilerin uluslararası hukuktan (BM, ILO ve Avrupa Konseyi normları) doğan sendikalaşma hakları bakidir. Geçen haftaki yazımda da vurguladığım gibi bu karar bir yasak kararı değildir. Bu karara rağmen daha ileri bir uygulama mümkündür. Anayasa’nın 90. maddesinin çizmiş olduğu çerçeve idare ve yargı dahil herkes için bağlayıcıdır.

24 Oca 2019

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM/AİHM) DİSK üyesi Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) tarafından 2008 yılında yapılan ve Emekli-Sen’in kapatılmasının İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ihlali olduğu yönündeki başvuruyu (31846/08) reddetti. Mahkeme’nin 2. Dairesi 10 Nisan 2018’de yaptığı toplantıda Emekli-Sen’in Haziran 2008 tarihli başvurusunu karara bağladı ve karar 17 Mayıs 2018 tarihinde kamuoyuna açıklandı ve yazılı olarak iletildi.

Üzerinden 8 aydan fazla süre geçmesine rağmen kararın muhatapları tarafından öğrenilememiş veya kamuoyuna yansıtılamamış/tartışılamamış olması ciddi bir eksiklik olarak görünüyor. Ayrıca 2. Daire kararına karşı öngörülen süre içinde Büyük Daireye itiraz edilmediği de anlaşılıyor. Karara AİHM resmi web sitesinden ulaşılabiliyor: http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-183260

16 Oca 2019

İzmir Banliyö Taşımacılığı Sistemi (İZBAN) işyerlerinde Türk-İş üyesi Demiryol-İş Sendikası tarafından uygulanmakta olan grev 8 Ocak 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararla şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu nitelikte görüldüğünden 60 gün süreyle ertelendi. Böylece 10 Aralık 2018 tarihinde başlayan ve 342 işçinin katıldığı grev bir aylık uygulamadan sonra fiilen yasaklanmış oldu. Çünkü yasaya göre ertelenen erteleme süresi sonunda greve devam edilemiyor. Bu nedenle yasada “erteleme” ifadesi yer alsa da sonuçta grevlere devam edilemediği için “yasaklama” kavramını kullanacağız.

03 Ara 2018

 

Asgari ücret işçi sınıfının 200 yıla yakın bir mücadelesinin sonucunda kazanılmış bir haktır. Ücretli çalışmanın (kapitalizmin) ortaya çıkmasından bu yana ücretlerin düzeyinin ne olması ve nasıl belirlenmesi gerektiği tartışması önemini korudu. Klasik liberal iktisatçılar “ücretlerin tunç kanunu” olarak adlandırılan yaklaşımla ücretler seviyesini emeğin arz ve talebine bağlıyordu. Klasik iktisatçılar ücret artışlarının doğal bir mekanizma sonucunda, işgücü arzının artışına ve azalışına bağlı olarak oluştuğunu ve bu nedenle de ücretleri hükümetlerin ya da sendikaların gayretleriyle doğal düzeyin üzerine çıkarmanın bu dengeyi bozacağını ve hatta ücretleri daha da düşürücü sonuçlar doğuracağını savunuyordu.

Klasiklerin ücret teorisi, gerçekte düşük ücret düzeylerini haklı göstermek gibi bir amaç taşır. Kapitalizm çalışma ve sözleşme “özgürlüğü” getirmiştir. O halde ücretlerde bu özgürlük çerçevesinde taraflar arasında serbest sözleşmeyle belirlenmeliydi!

Sayfalar