Halkın çok anlaşılır bir talebi var: 16 yıldır devam eden bu iktidarın artık son bulması. Giderek genişleyen kesimler bu talep etrafında birleşiyor.
Anımsanacağı gibi Haziran Ayaklanmasının temel talebi de buydu: “Hükümet istifa”. Referandum’daki “Hayır” da bu talebin o konjonktürdeki sloganıydı. Artık bu iki büyük toplumsal harekete katılmayanlar arasında dahi -çok çeşitli nedenlerle- bu talebe meyledenler bulunuyor. Yani talebin kitle tabanı gün geçtikçe genişliyor.
Bu talep sonuna kadar haklı ve meşrudur.
Peki, yeterli midir? Elbette değildir. En başta, gitmesi istenenin yerine neyin konulacağına ilişkin bir berraklık ve fikir birliği yoktur. Halk, “önce şunlardan bir kurtulalım” demektedir, “ötesine sonra bakarız”…
Politik öncü elbette “ötesini” de düşünecek. “Politik” olmanın ve “öncü” olmanın gereğidir bu. Fakat bu “ötesini düşünme” görevi, geniş kitlelerin söz konusu haklı ve meşru talebinin göz ardı edilmesine, küçümsenmesine yol açmamalı.