ABC Gazetesi

18 Haz 2017

Gece birdenbire gündem değişti. Dolayısıyla bizim yazının da konusu değişti. Sabaha gündem yeniden değişebilir ama yapacak bir şey yok; kısaca değerlendirmelerimizi yazalım.   

Kılıçdaroğlu’nun CNN Türk’teki açıklamaları doğru noktaları vurguluyor ve yürüyüş kararı da haklı taleplere dayanıyor.

CHP’nin yürüyüş kararının “emperyal bir işaret”, “HDP’nin ve FETÖ’nün önderlik ihtiyacının karşılanması” olarak baştan mahkûm edilmesini doğru bulmuyorum.

Böyle bir tehlike yok mu? Tabii ki var. İşi o yöne çekmeye ve “turunculaştırmaya” çalışanlar hemen üşüşmeye başladılar bile.

Gezi olayında da aynı şey olmuştu. “Gezi Direnişi”ni “Haziran Ayaklanması”na çeviren cumhuriyetçi-laik kitlelerin kendiliğinden de olsa ağırlık koyması ve inisiyatifi almasıydı.

Emperyal girişimler böyle engellenir. Yoksa sadece oturup tehlikelere dikkat çekerek değil. 

Ortada haklı bir talep ve birikmiş bir enerji var. Ne yöne gideceği arazide belli olur.

07 Haz 2017

 

Peşinen söyleyeyim, bu yazıda geçen “saygın bilim insanı” veya “seçkin bilim insanı” gibi sözlerin hiçbiri ironi değildir. Gerçekten Ali Nesin’in en önemli bilim insanlarımızdan biri olduğunu düşünüyorum. Yıllarca onun matematik yazılarını keyifle okudum, bugün de bir yerde rastlasam, anlamak için saatlerimi vermek pahasına yine okurum. Bu bakımdan kendisine müteşekkir olmamız gerekir.

Zaten bu yazı da onun bir bilim insanı olarak işgal ettiği saygın yer sebebi ile kaleme alındı. Hasbel kader şöhret olmuş medya yüzlerinden biri olsa düşüncelerini de bu denli önemsemezdim.

Habertürk gazetesine verdiği röportajı okumam matematik yazılarını okumamdan daha zor oldu. Neredeyse her satırda “bu kadar da olmaz” dedirten bu söyleşi bende bir kızgınlıktan ziyade derin bir üzüntü yarattı. Eğer bu sözleri eden kişi bizim seçkin bir bilim insanımız ise, bu bizim açımızdan basbayağı bir trajedidir deme noktasına geldim. (1)

02 Haz 2017

Rakka operasyonu kimin operasyonudur?

Kimin stratejisinin kapsamındaki bir harekâttır? Komutası kimdedir? Operasyon için gerekli askeri teçhizat nereden sağlanmaktadır?

Sosyalistlerin ve devrimcilerin mi? Yoksa ABD başta olmak üzere Koalisyon güçlerinin mi?

Bir kere bu soruya net bir yanıt verilmeli. Boru değil, savaş veriliyor, insanlar ölüyor, öldürüyor. Karmaşık kuramsal bir konu değil, son derece somut bir olay. Saflar belli, karargâh belli, silahların kaynağı belli.

Eğer bu sorunun yanıtı “sosyalistler ve devrimciler” ise, -koca koca adamlarız, sosyalist ve devrimci geçiniyoruz- yanı başımızda “sosyalist ve devrimci” bir savaş veriliyorsa, sosyal medya paylaşımları yapmakla, taziye çadırlarını ziyaret etmekle yetinemeyiz. Orada savaşıp can vermeyi genç kızlara bırakamayız. Ayıptır!

25 May 2017

Tarihin birçok şeyi olduğu gibi bir de müzesi vardır. Ununu eleyip eleğini asmış tarihsel kişilikler/akımlar/hareketler o müzede yerlerini alırlar. Yani artık müzelik olurlar.

Burada iki nokta önemli: 1) Müzelik olup olmadığı, 2) Müzelik olduysa müzenin hangi bölümüne konulduğu.

Bir tarihsel kişiliğin ve temsil ettiği fikir akımının veya siyasal hareketin müzelik olup olmadığı, toplumsal koşullarla, daha doğrusu sınıflar mücadelesiyle ilişkili bir konudur.

Şöyle anlatmaya çalışalım: O kişi/akım/hareket, güncel toplumsal olaylarda hâlâ -şu veya bu şekilde- kendine yer buluyorsa, rol alıyorsa henüz müzelik olmadı demektir.

Örneğin Hz. Muhammed henüz müzelik değildir. Nasıl olsun; dünyanın bir yanında karikatürünü yapmaya kalksan diğer yanı sokaklara dökülüveriyor. Demek ki Hz. Muhammed’in başlattığı hareketin -tarihsel anlamda- yaşamı henüz son bulmamıştır. 

11 May 2017

ÇOK-NİTELİKLİ CUMHURBAŞKANI ADAYI

“Hayır Cephesi” için bir cumhurbaşkanı adayı aranıyor.

Hem CHP’li, hem MHP’li, hem HDP’li, hem SP’li, hatta hem AKP’li, bir parça da sosyalist olacak.

Hem İslamcı hem laik, hem modern hem muhafazakâr, hem Türkçü hem Kürtçü, hem Alevi hem Sünni, hem liberal hem kamucu, hem Atatürkçü hem Osmanlıcı… olacak.

Hem Atlantikçi hem Avrasyacı, hem Amerikancı hem Rusyacı, hem AB’ci hem Ortadoğucu, hem İsrailci hem İrancı olacak.

Böyle biri var mı? Daha doğrusu böyle biri olabilir mi?

Olabilir ve vardır!

Türkiye’de bu niteliklere haiz ve liderlik potansiyeli taşıyan tek bir kişi tanıyorum: Recep Tayyip Erdoğan!

Bir farklılık olması için “Tayyip Recep Erdoğan” diyelim. Muhalefet cephesi RTE’nin karşısına TRE’yi çıkarmalıdır ki başarılı olabilsin!

Zaten iş o noktaya doğru gidiyor. En son Abdullah Gül’e de razı olundu. O da olmazsa, kim olabilir dersiniz? Ondan bir ötesi kim?

Emin olun, bu arayış, döner dolaşır Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı yapar.

05 May 2017

Referandumda ortaya çıkan hayır potansiyeli, AKP iktidarını alt edecek bir toplumsal kuvvete nasıl dönüştürülebilir? Günün sorusu bu.

Bilindiği gibi referandumda ortaya çıkan “Hayır Cephesi” siyasi eğilimler açısından baktığımızda beş benzemezden oluşuyor: CHP, MHP muhalifleri, HDP, AKP muhalifleri, SP, sosyalistler…

Seçimleri temel alan ve 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hedefleyen bir strateji, bu beş benzemezi referandumda olduğu gibi birleştirebilecek sihirli bir formül ve sihirli bir aday arayışında.

Örneğin Deniz Baykal bu stratejinin tipik temsilcilerinden biri. Bir eli MHP muhalefetine diğer eli HDP’ye uzanan yeni bir CHP kurguluyor. Aynı zamanda cumhurbaşkanı adayı da olacak bir CHP Başkanı ve onun biri MHP’li (Meral Akşener) diğeri HDP’li (Ahmet Türk) iki yardımcısı. Abdullah Gül inisiyatif almaya karar verirse, aynı strateji kapsamında ama farklı isimlerle yeni bir düzenleme yapılabilir Baykal’a göre.

22 Nis 2017

Deniyor ki: Dış tehditlere (emperyalist güdümlü FETÖ, PKK, IŞİD vs.) karşı birlik olmamız gerekirken, Türkiye halkı “evetçiler” ve “hayırcılar” diye kabak gibi ikiye bölündü ve kutuplaştı; şimdi yeniden birleşmenin zamanıdır.

Doğru. Halkın birliğini sağlamak gerek. Şimdi sakin kafayla mantık yürütelim ve bu birliği kimin bozduğunu ve nasıl yeniden sağlanabileceğini tartışalım. Sorular sorup yanıtlarını vererek ilerleyelim.

Parlamenter rejimi (giderek cumhuriyeti) ilga etme anlamına gelen başkanlık anayasasını kim dayattı?

Türkiye’yi, halkı kabak gibi ikiye böleceği apaçık olan bu referandum sürecine kim soktu?

Referandum kararını Meclis’ten zorla kim çıkarttı?

Bahçeli’nin koltuk değneğiyle Erdoğan kliği ve AKP yönetimi değil mi?

Referandum kararı, sayısız itiraza karşın, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla alınmadı mı?

Demek ki Türkiye halkını bölen süreci başlatanlar Erdoğan kliği ve AKP-MHP yönetimleridir. (Gelecekte yine “kandırıldık”, “tuzağa düşürüldük” falan derler mi bilemiyorum; ama bu bir şey değiştirmez)

20 Nis 2017

Yüksek Seçim Kurulunun referandum sabahı yaptığı işin, hukuken çok açık bir yasa ihlali olduğunu hukuk fakültelerinin birinci sınıf öğrencileri bile bilir. Bu referandum sonuçlarının bir hukuk devletinde meşru sayılması olanaksızdır.

Ancak, “yasaya karşı hile” yapılarak belirlenmiş olsa bile, referandumun (“resmi olmayan!”) rakamlarının 1 Kasım 2015 seçimleriyle karşılaştırılması, AKP-MHP koalisyonun önemli bir seçim yenilgisine uğradığını gösteriyor.

“Atı alan Üsküdar’ı geçer” dediler, oysa Üsküdar’da yüzde 53.31 oranında “hayır” çıktı. Üsküdar’da 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 55.4 olan AKP+MHP oyları yüzde 45.8’e düştü. Koalisyonun kaybı yüzde 6.6! 2015’te Üsküdar’da MHP yüzde 9.5 oranında oy almıştı. Bu sonuç Üsküdar’lı MHP seçmeninden en az yarısının “hayır” dediğini de gösteriyor.

SÖZDE “KALELER”

1 Kasım’da AKP+MHP oyları yüzde 61.8 iken referandumda yüzde 51.4 evet çıkması, aradaki 10. 4 puan farkın neredeyse MHP’nin1 Kasım’daki toplam 11.9 oyuna yakın olması üzerine çok konuşuldu.

16 Oca 2017

 

İngiliz aşçı Jamie Oliver, McDonald’s'a karşı açtığı davayı kazandı. Oliver'ın kazandığı davayla, McDonald’s hamburgerlerinin içindeki "et"in, hayvansal yağ hamuru ve amonyaktan oluştuğu kanıtlamış oldu.

Ünlü İngiliz aşçı Jamie Oliver, McDonald’s hamburgerlerinin içindeki "et"in, hayvansal yağ hamuru ve amonyaktan oluştuğu defalarca açıklamıştı.

Oliver, bu iddiayla tüketim kültürünün en büyük simgelerinden biri olan McDonald’s'a karşı açtığı davayı kazandı.

Sağlıkaktüel'de yer alan habere göre, Oliver kazandığı davayla, McDonald’s fast food zincirinin gerçek et yerine, kasaplık hayvanın kesiminden geriye kalan et, tendon, yağ ve bağ doku karışımından oluşan macun kıvamındaki bir hamur ile amonyak kullandığını kanıtlamış oldu.

İngiliz aşçı ve televizyon programcısı Jamie Oliver, hamburger ve kızarmış tavukların (nugget) lezzetinin ardındaki ürkütücü gerçekleri ortaya çıkardı. Jamie Oliver’ın ifadesiyle, McDonald’s restoranlarında servis edilen ürünler, besin olarak tanımlanamaz.

Sayfalar